Başarmaktan Korkmayın. İşte Canlı Bir Örnek
Girişimciliğe bir örnek olarak size son yaptığım 3 işi anlatayım;
2003 Yazında Direktörü olduğum McDonald’s Besi Organizasyonundan ayrılıp tatile başlayacaktım, ancak gazetede gördüğüm haber dikkatimi çekti. Hurda 20 yıllık arabasını hurdaya atıp, ‘sifır’ araba alanlara devlet ilk yıl 3,500 YTL, 2. yıl 4.500 TL vergi indirimi yapacaktı. Biraz düşündüm ve sıfır araba alacak adamda zaten hurda araba olmaz ki dedim. Bu sıfır araba alacaklara ben hurda araba bulabilirmiyim dedim, ve gazeteden küçük ilanlardan o hafta sonu 3 tane murat 124 ü görmeden telefonda satın aldım. (Tanesini 500 YTL den itibaren) sonra yine aynı gazeteden ‘Hurda arabalarınız alınır’ ilanını aradım ve hurda arabanın tanesini tip ne olursa olsun 100 YTL ye almak üzere tamam dediler, zira bana sadece arabanın hurdaya atılana kadarki evrakı ve plakaları lazımdı. Bu arada hurdacı ‘abi bu arabaları ne yapacaksın’ diye sorunca ben daha çok alacağımı söyledim. Onlarda bana istemediğim kadar bulabileceklerini söylediler ama naklit paraları yoktu. Korkmadan bel çantamdaki 3 Milyarı (3000 ytl) verdim hadi bulun dedim. Onlarda uyanık günlüğü 20 ytl den adamlar çıkartmışlar bütün sanayilere… Son iş bu arabaları topladıktan sonra kime satacağımdı…sırayla bütün araba acentalarını dolaşmaya başladım. Önerim şu oldu ben size hurda arabanın belgelerini 1500 YTL ye satarım, sizde onu müşteriye 2000 YTL ye sunarak kazanırsınız, müşteride bir imza karşılığı 1500 YTL kazanır… Yani win,win, win – kazan, kazan, kazan durumu.
Çoğu otomotivci yahu biz niye bunu hiç düşünemedik dedi ve ben 3 ay içinde 220 araba alıp hurdaya sattım (Tahmin ederim bir dönem kişi olarak üzerinde en çok araba olan rekoruda kırmışımdır ve bu iş için işyeri kurup vergi numarası ve faturada kullandım) ve sadece ilk 10 arabayı finanse etttim, kalanını evraklarını verdikçe akşam parasını alarak satın alıp sattım. Tabii 2. ayda herkes uyandı ve araba fiyatları 1300-1400 YTL ye firladı, bende hadi bana bu kadar kazanç yeter deyip bu işi bıraktım. Bu işten çoğu insanın çalışma hayatında kazanacağı para kadar kazandım. **ara not (Ben daha önce hiç otomotiv şirketinde çalışmamiştım). 2. Araba işini yaparken Resmi gazete araba ÖTV vergileri arttırılıyor diye bir haberin içeriğini okurken Viskilerin litresine 12 milyon vergi geldiğini gördüm. O sıralar piyasada ucuz viskiler 7-8. milyondan satılıyordu yani satış fiyatından fazla vergi… Alkol işi yapan bir arkadaşa tavsiye ile piyasada ne kadar viski varsa satın aldık marketlerden. Bazıları 2 adetten fazla aynı tip ürün satışına izin vermediği için market arabalarını peşpeşe tren gibi dizip içlerine her markadan 2 şer tane koyduk ve her araba sonrası ödeme yaparak çektik. Buda bir vole işti ve bitti.
SON İŞİM: 1 YTL’lik madeni paraların çıkacağı haberini okudum. Ben bu işten nasıl para kazanırım dedim. Paralar daha piyasaya çıkmadan merkez bankasından özel yazı ile gidip örneklerini aldım. Türkiye de küçük madeni para yüzünden gelişemeyen sektörün MADENİ PARA İLE OTOMATTAN SATIŞ olduğuna karar verdim, (çok basit Avrupa ve ABD de ne var bizde gelişmemiş olan diye baktım).
Internetten vending otomat işini araştırdım ve Kasım ayında Parise fuara gittim. Orada en kaliteli buluğum 3 firma ile anlaşma yaptım. (Anlaşma derken 5-6 ay satmayı denerim satışımın sonucuna göre bana bayilik verirsiniz dedim) . Siparişi verdim ama yine fazla para gerekmedi zira konsepti anlattığım 3 ayrı arkadaş bizede getirt deyip peşinen makine ve ürün paralarını verdiler. Otomattan satış kavramı olmadığı için, Defterdarlığa yazı yazdım ve fişsiz satış sisteminin cevabını aldım, Makineler aslında aparat olup makine değildir diye Sanayi bakanlığından yazılarını çıkarttık. TSE belgelerini çıkarttırdık. Sonuçta Türkiyeye bu sektörü resmi olarak kazandırdık. Geçen 2 yılda tam 150 yeni girişimci yarattık bu otomat işini hepsi kendi şehirlerinde kasabalarında yapıyor ve tahminimce her sene yeni bir 150 girişimci daha piyasaya sokabileceğim… Bu ürünlerin sitesi www.ackvending.com dan kazandırma sisteminin nasıl çalıştığını görebilirsiniz.
SON SÖZ: Hayatta hiçbir yönetici mevkii insanlara girişimciliği vermez, bugün iddiaya girerim hemen hemen hiç bir banka genel müdürü kendi ‘markasız’ kafesini, restoranını başarılı açıp işletemez. Bunun okulu yoktur. Çıraklığı işlere ufak ufak bulaşıp, biraz kazanıp, biraz kaybederek öğrenilir. Kaybetme cesareti olmayan zaten sakın Girişimcilikle vakit kaybetmesin derim…