Giriştiğiniz işler bir türlü bitmiyor mu? Derslerinize odaklanamıyor musunuz? Bir işi yaparken kafanız hoop öbürüne mi kayıyor? Bir bakmışsınız hem ilk giriştiğiniz hem de kafanızın kaydığı iş, ikisi de bölük pörçük mü kalmış? Konudan konuya savrulmaktan sıtkınız mı sıyrıldı? O zaman “Derin çalışma” protokolü ile tanışma zamanınız gelmiş.
“Derin çalışma” konsepti, Cal Newport’a ait. Ana hatları ile özetlemeye çalışacak olsak da ilginizi çekti ise “DeepWork: Rules for Focused Success in a Distracted World” (Dilimize “Pür Dikkat: Odaklanma Becerisini Nasıl Yitirdik, Nasıl Geri Kazanabiliriz?” olarak çevrildi) kitabını incelemenizi tavsiye ederek konumuza girelim.
“Bir işte usta olmak için 10.000 saat çalışmak gerekir” teorisi duymuşsunuzdur. Bu teori, Malcolm Gladwell’in “Outliners” kitabında öne sürülüyor. Peki hangimizin 10.000 saati var? Bir çıktı yaratacak anlamlı bir çalışma için hiçbirimiz zaman bulamıyoruz. Bir yetenek edinmek ve onun ekmeğini ömür boyu yemek kavramı bir önceki kuşak ile birlikte tarihe gömülecek, zaman birkaç yılda bir tamamen değişen yetenek setleri zamanı. Evet, biraz insafsız ama dijital çağın gereksinimi bu. İşte bu noktada zamanı en efektif şekilde kullanma ve yoğun bir odaklanma kritik hale geliyor. Modern zamanlarda hayatta kalabilmek için üretkenliğimizi, verimliliğimizi artırmak zorundayız. “Zaman da su gibi akıp gitti” çağında yeni mottomuz çok çalışmak değil, derin çalışmak.
İlginizi Çekebilir: Dijital Çağda Pazarlamanın Öneminin Farkında Mısınız?
MIT profesörü Cal Newport, derin çalışmayı “Dikkatinizi dağıtmadan, tam olarak odaklanarak, bilişsel yeteneklerinizi sonuna kadar kullanarak gerçekleştirilen çalışma” olarak adlandırıyor. Yani e-mail yok, “YouTube’dan şunu da izleyeyim” yok, telefona gelen notifikasyona takılmak yok! Bir de derin çalışmanın antitezi “Sığ çalışma” var. O da tüm kapasitenizi vermeden, tam performansınızı harcamadan yapabildiğiniz ya da daha fenası yapmayı tercih ettiğiniz şeyler. Okuldan verilen kolay bir projeye çalışmak gibi “Arkada gürültü olsun diye dizi açtım” dediğinizde yapabildiğiniz aktiviteler.
Derin çalışma, “Zor işlerde hızla uzmanlaşma” ve “İşleri kusursuza yakın bir sonuç ve hızla bitirme” kavramlarının ortasında bir yerde duruyor. Kitaba göre verimliliğin sırrı “Zor ama önemli işlerinizi, uzun ve bölünmemiş oturumlarda çözmek”. Hatta bir formül bile oluşturulmuş: Yüksek kalitede çıktı alınan iş = Harcanan zaman x Odaklanma yoğunluğu.
Newport’a göre vaktimizin çoğunu sığ işlerle; toplantılarla ve email’lere cevap vermekle harcıyoruz, bu da derin çalışma potansiyelimizi düşürüyor. Negatif gibi görünen bir durum, dikkat ekonomisi çağında derin çalışmayı içselleştirmiş bireylerin öne çıkmasına sebep olan pozitif bir sonuç da barındırıyor.
Peki Sadede Gelelim, Bu İşi Nasıl Başaracağız?
Öncelikle kendimize işe özel bir alan oluşturacağız. Sadece işe ait, başka hiçbir şey yapmadığımız bir alan. Üzerinde yemek yemediğimiz, dizi izlerken bilgisayarı üzerine koymadığımız gerçek bir çalışma masası gibi. Telefonda oyun oynarken serilmediğimiz evin köşesindeki bir minder gibi. Sadece çalışmaya ait, oturunca beyninizin otomatik olarak “Hadi başla” dediği bir alan.
İkinci ihtiyacımız zaman. Newport’a göre günde derin çalışabileceğimiz maksimum aralık dört saat. Bu dört saati birden oluşturmaya çalışmayacağız. Kademeli olarak geçiş yapacağız. Mesela haftanın bir günü, bir saatlik bir derin çalışma seansı ile başlayacağız. Haftada iki, üç gün derken her gün bir saat derin çalışmayı alışkanlık edineceğiz. Derken süreleri artıracağız.
Üçüncü olarak, bir protokol belirleyeceğiz. Dikkatinizi en çok dağıtan şeyleri bu sürede hayatımızdan çıkaracağız. Telefonu ortadan kaldıracağız, bilgisayarda çalışıyorsak notifikasyonları kapatacağız, sosyal medyayı unutacağız… Sizi yolunuzdan çıkaran hiçbir şey olmayınca yoldan çıkmak da zorlaşacak.
Ve unutmayacağız. Derin çalışmanın tek bir doğru yolu yok. Siz kenni protokolünüzü oluşturabilirsiniz. Önemli olan kafanız dağılmadan, hayallere kapılmadan, dikkatiniz kaçmadan çalışabileceğiniz blok zamanlar yaratmak. “Ben şunu yaptım ve harika oldu” dediğiniz bir metod varsa, bizimle de paylaşın hatta.