Türkiye’nin son dönemlerdeki en gözde iş sektörlerinden bir tanesi, e-ticaret. Hem vatandaşın artan ilgisi hem de kendi işini kurmak isteyenlerin önemli tercihleri arasında yer alan sektör, bugün bile pek çok kişinin girmeye çalıştığı ancak kimi zaman bütçe kimi zamansa çeşitli sorunlar nedeniyle hayal olarak kalabiliyor. Ancak buna rağmen ülkemizde e-ticaret yapan vatandaşların sayısı da hiç ama hiç az değil. Peki e-ticaret, popüler olduğu kadar para da kazandırıyor mu?
Bu haberimizde sizlerle, e-ticaretin pek de bilinmeyen yönlerini konuşacağız. Evet, para kazanmak güzel olsa da yapılması gereken ödemeler, maliyetler ve sektörün riskleri neler? Eğer şu sıralar e-ticarete girmeyi düşünüyor ya da bir gün mutlaka e-ticarete girmeye daha şimdiden karar verdiyseniz, bu haberimize göz atmanızı şiddetle tavsiye ederiz
E-ticaret Nedir? Herkes E-ticarete Girebilir Mi?
Diğer her şeyi bir kenara bırakıp en temele inecek olursak; e-ticaret tabiri, internet üzerinden ürün satışı yapmak anlamına geliyor. Günümüzün en büyük perakendecilerinden tutun da en küçük işletmecisine kadar herkesin dahil olabildiği sektörde herhangi bir kısıtlama bulunmuyor. E-ticaret yapılabilmesinin devlet nezdindeki tek koşulu, bu sektör üzerine satın alınmış olan bir şirketinizin olması. Yani kazancınızı vergilendiriyor olmanız…
İlginizi Çekebilir: Türkiye’nin En Çok Tercih Edilen Alışveriş Siteleri
“Bilgi Sahibi Olmak İstiyorum. Eğitim Mi Almalıyım?”
E-ticaret sektörünün nispeten yeni bir alan olması, bu konuda bazı sorunlara yol açıyor. Neticede bugün, insanlar herhangi bir sektöre girmek istediklerinde, önce o sektörle ilgili bilgi sahibi olmak istiyorlar. Hal böyle olunca da akıllara doğrudan, internet üzerinden satılan ve aslında bir e-ticaret ürünü olan dijital eğitimler geliyor. Ancak açık konuşmak gerekirse, bir eğitim paketini satın almadan önce onlarca kez düşünmenizi şiddetle tavsiye ederiz. Çünkü eğitimcilerin büyük bir çoğunluğu, e-ticaret sektörünün olumlu yönlerine dem vuruyor. Hatta bu konuda çok popüler olmuş umut tacirlerinin olduğu bile herkes tarafından bilinen bir gerçek. Ancak hiçbir art niyeti olmadan yüzlerce, kimi zaman binlerce dolar ödeme yapan vatandaşlar, bu umut tacirleri nedeniyle aradıklarını bulamayabiliyorlar.
İlginizi Çekebilir: İnternetten Ne Satabilirim Diyenler İçin En Karlı E-Ticaret Ürünlerini Bulma Rehberi
Açık konuşmak gerekirse e-ticarete girmeden önce para karşılığında satın alınabilen e-ticaret eğitimleri, yeterince etkili değil. Zaten pek çok eğitimcinin bahsettiği şeyler, internet üzerinde de yer alıyor ve birkaç Google aramasıyla bu bilgilere kolaylıkla ulaşabiliyorsunuz. Ayrıca zaten herhangi bir pazaryerine giriş yaptıktan sonra o pazaryerinde de çoğu zaman ücretsiz olan e-ticaret eğitimleri veriliyor. Yani size satılan şeylere harcayacağınız paraları sermaye yapmak, sizin için çok daha avantajlı olabilecektir. Öte yandan, haberimizin bundan sonraki bölümünde edineceğiz bilgilerin büyük bir bölümü, eğitimciler tarafından anlatılmıyor.
E-ticaret Yaparken Şirket Kurmak Zorunda Mıyım?
Bu sorunun cevabı çok net bir şekilde evet, şirket kurmak zorundasınız. Neticede yapacağınız bu işten para kazanacaksınız ve bu kazancın bir şekilde resmiyete dökülmesi ve doğal olarak da vergilendirilmesi gerekiyor. Ancak bu şirket olayını gözünüzde fazla büyütmeyin. Bireysel olarak başvuru yaparak kuracağınız bir “şahıs şirketi” (adi şirket) bile işinizi görecektir. Ayrıca bu iş için aracılık yapan bazı kurum ve kuruluşlar da mevcut. Peki aracılara gerek var mı? Kesinlikle hayır. İnternette yapacağınız araştırmalar ile gerekli başvuruları kendiniz yapabilir, şirketinizin açılmasını sağlayabilirsiniz. Ancak şirket kurmakla iş bitmiyor. Mutlaka bir muhasebeci ile anlaşmalı ve gelir giderinize ait kayıtlarınızın sağlıklı bir şekilde tutulduğundan emin olmalısınız. O zaman bu noktada hem şirket kurmak için hem de her ay düzenli olarak muhasebeciye yapacağınız ödemeyi, gider kalemlerinizin en üstüne yazabilirsiniz.
Şirketi Kurdum, Sırada Ne Var?
E-ticaret yapabilmek için şirketinizi kurduktan sonra yapmanız gereken ilk şey, hangi ürün sektörüne gireceğinizdir. Bu konuda büyük ölçüde bir sınır yok. Devletin yasakladığı ürün grupları haricindeki her ürünü, internet üzerinden satabilirsiniz. Bu noktada karar verdikten sonra da yapmanız gereken şey, ürünlere bir şekilde ulaşmak. Bu konuda da karşınıza üç seçenek çıkıyor. Bunlar, “kendi ürününü üretmek”, “kendi ürününü satın almak” ya da “dropshippinge yönelmek”. Dropshipping, başkasına ait olan bir malı satmaya çalışıp kar marjınızı düşürdüğünüz ancak binlerce ürüne kolaylıkla ulaşabildiğiniz satış modeli anlamına gelmektedir.
Kendi ürününüzü satın almanız durumunda, yapacağınız ödeme tutarı doğal olarak düşecektir. Neticede toptan ürün almış ve şansınız varsa, hiçbir aracıya kar vermemiş ve doğrudan üreticiye ulaşmış olacaksınız. Dropshipping satış modelinde ise ürün tedariki sağlayan yüzlerce şirket var. Üstelik her şirket, satıcısıyla farklı anlaşma yapabiliyor. Örneğin bir şirket; ürünlerini satabilmeniz için sizden bir bedel isteyebilir ya da ürün başına belirli bir ücret talebinde bulunabilir. Haliyle bu durumda da karşınıza yeni gider kalemleri çıkacağını unutmayın.
Geldik En Büyük Kar Ortaklarınıza: Pazaryerleri
Türkiye’de aktif olarak hizmet vermekte olan pek çok pazaryeri mevcut. Dilediğiniz takdirde, bu pazaryerilerinin hepsinde satış yapabiliyorsunuz. Ancak açık konuşmak gerekirse Türkiye’deki pazaryerleri, küçük büyük demeden tüm satıcıların en büyük ortağı konumunda. Üstelik kimi durumlarda, sattığınız bir üründen ettiğiniz kar miktarı, pazaryerine kazandırdığınız paranın çok çok altında kalabiliyor.
Önerilen İçerik: Pazaryeri Siteleri ve Komisyon Oranları
Öte yandan, pazaryerlerinin sizi tüm Türkiye’ye ulaştırma gibi bir avantajı olduğu da sugötürmez bir gerçek. Peki Türkiye’deki pazaryerlerinde hangi gider kalemleri bulunuyor?
- Komisyon
- İşlem ücreti
- Kargo paylaşım ücreti
- Ürün listeleme ücreti
- Ceza ücretleri
- Diğer kalemler
Daha Fazlasına Göz Atın: Pazar Yeri Sitelerinde Kargo Hizmeti Nasıl Verilir?
Türkiye’de satış yapmakta olan herhangi bir e-ticaret erbabına, en büyük probleminin ne olduğunu sorun. Alacağınız cevap, “komisyon” olacaktır. Pazaryerleri, sattığınız her ürün karşılığında sizden bir bedel tahsil ediyor. Satış bedelinin, yüzde 6’sından yüzde 25’ine kadar ulaşabilen bu bedel, ürünü sattığınız anda hesabınıza işleniyor. Hayali bir örnek vermek gerekirse;
- Ürünün geliş fiyatı: 20 TL
- Satış fiyatı: 100 TL
- KDV (yüzde 18 üzerinden): 14,4 TL (satış fiyatı – alış fiyatının yüzde 18’i devlete ödenecek KDV’dir.)
- Komisyon (yüzde 25): 25 TL
Böylesi bir durumda, bu ürün için maliyetiniz en az 59,4 TL’ye ulaşmış olacaktır. Bunun üzerine pazaryerlerinin ek kalem girdileri de girebilir. Çeşitli isimlere sahip olan ek kalemler, kimi zaman işlem ücreti, kimi zamansa reklam desteği adı altında olabilir. Tabii bir de kargo meselesi var. Pazaryerleri genel olarak, 100 TL ve üzeri siparişlerde ücretsiz kargo uyguluyorlar, ya da sizler, satıcı olarak bu tür belirlemelerde bulunabiliyorsunuz. Bugün bir kargo ücretinin 10 TL civarında olduğunu kabul edersek, gerçek maliyet bu kez de 70 TL’ye ulaşmış oluyor.
Önerilen İçerik: Türkiye’de Hizmet Veren Pazaryeri Konseptli E-Ticaret Siteleri
Vade Günü Detayı
E-ticarete girmeden önce bilmeniz gereken başka bir husus da vade günü. Pek çok eğitimcinin ağzına bile almadığı bu durum, özellikle de küçük satıcılar için çok kritik bir durum. Süreç şöyle işliyor; siz bir sipariş aldınız ve ürünü müşteriye gönderdiniz. Paranızı hemen alamıyorsunuz. Müşterinin, satın aldığı ürüne onay vermesi, bunun üzerinden de belirli bir süre geçmesi gerekiyor. Bu süre, kimi zaman 40 güne kadar ulaşabiliyor. Haliyle küçük satıcı için bu kadar beklemek, can sıkıcı sorunlara yol açabiliyor.
Entegrasyon Şirketi Gerçekleri
E-ticarete giriş için şirketi kurup, pazaryerleri ile anlaşmaya vardığınızı varsayalım. Stok takibi ve ürünlerin yönetimi de tamamen sizin sorumluluğunuzda olan bir şey. İşte tam da bu noktada, entegrasyon şirketlerinin kapısını çalmanız gerekiyor. Türkiye’de bu hizmeti vermekte olan çok sayıda şirket bulunurken, bu şirketlerin neredeyse tümünde çeşitli sorunlar yaşanabiliyor. Örneğin; ürün güncellemesi zamanında yapılmayabiliyor ve bu da stokta kalmamış bir ürünün satılmasına yol açabiliyor. Kimi zamansa fiyatlar güncellenmiyor, bu da zararına satışlara yol açabiliyor. Üstelik bu tür sorunlar nedeniyle pazaryerlerinden de cezalar yiyebiliyorsunuz.
E-ticarete Girmeden Önce Göze Almanız Gereken Zorlukları Şöyle Özetleyebiliriz
- Şirket kuruluşu için gerekli ödemeyi yapmanın yanı sıra, 1 kuruş bile kazanmasanız bile muhasebeci için aylık ödeme yapmayı kabul etmek.
- Ürünün tedarikini sağlarken, tedarikçi şirketin koşullarına razı olabilmek. (Yıllık ya da daha uzun süreli anlaşmalar için yatıracağınız anlaşma bedelini çıkaramayabileceğinizi de göz önünde bulundurun.)
- Pazaryerlerinin her türlü komisyon, kargo ücreti, ek kalemler ile cezai şartlarını kabul etmek.
- Sizinle birlikte satış yapan binlerce satıcının olduğunu unutmamak.
- Ürünlerin pazaryerlerindeki stok durumunu iyi bir şekilde yönetmek.
İşte tüm bu maddi zorlukları göze alıyorsanız, e-ticaret yapmaya başlayabilirsiniz. Ancak pek çok zaman gözardı edilen ve işin içine girdiğinizde öğrendiğiniz bu durumları, e-ticarete girmeden önce mutlaka değerlendirmeniz gerekmekte. Kısacası, e-ticaret sektörü için tozpembe hayaller vadediliyor olsa da bu sektörde para kazanmanın o kadar da basit olmadığını, tüm bu zorlukların üstesinden gelebilmek için hem çözümcü hem de muhteşem disipline sahip bir kişiliğe sahip olmanız gerektiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.