Türkler tarih boyunca birçok farklı medeniyetle kaynaşmış bir toplum yapısına sahiptir. Medeniyetlerin beşiğinde yaşamanın sonucu olarak hem kültürümüz hem dilimiz hem de inançlarımız farklı toplumların etkisiyle evrilmiştir. Özellikle Türkçe, Türklerin bir arada yaşadığı toplumların dillerinden fazlasıyla etkilenmiş ve aynı oranda o dilleri de etkilemeyi başarmıştır. Bu nedenledir ki Türkçe dilinde hem Farsça hem de Arapça birçok kelime bulunur. Eski Türkçe kelimeler olarak sınıflandırılan bu kelimeler günümüzde pek sık kullanılmasa da varlığını sürdürür.
Eski Türkçe kelimeler artık çok bilinmiyor, kullanılsa da derin anlamlarının karşı tarafta bıraktığı etki sınırlı kalıyor. Hem ilgi çekici hem de fonetik olarak çok beğenilen eski Türkçe kelimeler günlük konuşmalarda artık pek geçirilmiyor. Geçtiğinde ise tüm dikkatleri ister istemez üzerine çekmeyi başarıyor. Bu durum, kişisel gelişim yolculuğunda dilimizin zenginliğini keşfetmek ve kullanmak açısından önemli bir fırsat sunuyor. Dilimizin derinliklerinde yer alan bu kelimeleri öğrenmek ve kullanmak, hem kültürel mirasımıza sahip çıkmamızı hem de iletişim becerilerimizi zenginleştirmemizi sağlar.
En Çok Kullanılan Eski Türkçe Kelimeler
Bu yazımızda en çok kullanılan eski Türkçe kelimelerle de artık neredeyse hiç duymadıklarımızla da ilgili detaylı bilgi bulabilirsiniz. Konuşmalarınızda kendinizi daha detaylı ifade edebilmek ve genel kültürünüzle dikkat çekmek için yazımızdan faydalanabilirsiniz. Üstelik geçmiş dönem romanlarını, yazılarını, makalelerini ve şiirlerini de sorunsuz bir şekilde anlama ayrıcalığına sahip olabilirsiniz.
Behemehal Ne Demek?
A’nın ve L’nin inceltilerek okunduğu, fonetik olarak mükemmel ancak günümüzde unutulmaya yüz tutmuş bu kelime; ne olursa olsun, her halükarda anlamını taşımaktadır. Mutlaka anlamında da kullanılan eski Türkçe kelimelerden biri olan behemehal kelimesi birçok dönem romanında ve şiirde geçmektedir. Aynı zamanda Atatürk’ün vecizelerinde de yer bulan bu kelime mutlak kesinlik içeren cümlelerde sıklıkla varlığını göstermektedir. Bu eski Türkçe kelimenin anlamını belirttikten sonra bir de cümlede kullanmak gerekir. “Behemehal amacımdan vazgeçemezdim, bunun için her şeyi göze aldım.” dersek, güzel bir örnekle bu kelimeyi açıklamış oluruz.
Müteşekkir Ne Demek?
Arapça kökenli bir kelime olan müteşekkir aslında günümüzde de yaygın olarak kullanılıyor. Bir kişiye duyulan minneti ifade etmenin en dolaysız yolu, müteşekkir kelimesinden geçiyor. Karşılıksız yapılan bir iyiliğe uğrayanlar karşı tarafa müteşekkir kaldığını ifade ediyor. Örnek bir cümleyle müteşekkir kelimesini içselleştirmeye çalışacağız. “Bana kazandırdığın bakış açısı için müteşekkirim.” Bu kelime, eski Türkçe kelimeler arasında yer alsa da günümüzdeki kullanımıyla yaşatılmaktadır. O zaman diğer kelimemize geçebiliriz.
Zevahir Ne Demek?
Zevahir, dış görünüş anlamına gelir. İnsanlar için de eşyalar için de kullanılabilen bir kelimedir. Kökeni belli olan, görünen manasına gelen “zahir” kelimesidir. Hatta Paulo Coelho’nun Zahir adlı bir romanı da bulunur. Hazır konu açılmışken, Zahir adlı romanı okuma listenize eklemenizi öneriyoruz. Zevahir ile ilgili örnek cümlemizi de “Zevahiri topla, önemli misafirlerimiz gelecek.” şeklinde kurabiliriz.
Efsunkar Ne Demek?
Büyülü, çekici ve karşı durulması zor anlamlarına gelebilen eski Türkçe kelimelerden biri olan efsunkar kelimesi Farsçadan dilimize girmiştir. Hem bir kişi hem bir durum hem de bir olayı tanımlamak için kullanılabilen efsunkar kelimesi, büyü anlamına gelen füsun kelimesinden türemiştir. Cümlede kullanmak gerekirse, geçmişte söylenen vecizelerden yola çıkabilir ve “Ne efsunkar imiş özgürlüğün tadını çıkarmak!” cümlesini örnek olarak sunabiliriz.
Meyus Ne Demek?
Kendisi ile aynı anlama gelen “yeis” sözcüğünden türeyen eski Türkçe kelimeler arasından biri olan meyus oldukça kederli bir kellimedir. Karamsar, kederli, yorgun, çaresiz ve bıkkın anlamına gelen meyus kelimesi, kişinin ruh halini tanımlamak için kullanılan Arapça kökenli bir sözcüktür. “Yeniden hayal kırıklığına uğrama düşüncesi onu büsbütün meyus bir hale getirdi.” cümlesinde de görüldüğü gibi meyus kelimesi hem sıfat hem de zarf olarak kullanılabilir.
Sükutuhayal Ne Demek?
Arapçadan dilimize geçen sükutu hayal düş kırıklığı anlamına gelir. Zaman zaman günümüzde de duyduğumuz bu kelime oldukça hüzünlü bir söyleyişe iştirak eder. Hayal kırıklığı yerine farklı kelimelerle hislerini ifade etmek ve farklılık yaratmak isteyenlerin de favori kelimelerindendir. Örnek cümlemiz ise “Uğradığı haksızlıklar sonrasında bu işe girmek ünün için tam bir sükutuhayal oldu.” şeklinde kurabiliriz.
Tebessüm Ne Demek?
Günümüzde epeyce kullanılan ve zamana direnen kelimelerden biri ile karşınızdayız. Tebessüm; ne bağır çağır gülmek ne de tepkisiz kalmaktır. Gülümsemektir ama nazikçe, gülmektir ama sessizce. İncelikli bir kelimedir yani. Dolayısıyla cümlede kullanılacağında en az diğer kelimeler kadar özen ister. “Tebessüm ederek vedalaştı, ardında şimdiden özlemle bakan gözler bıraktı.” cümlesi de bu kelime ile ilgili örneğimiz olarak kabul edilsin.
Kekre Ne Demek?
Kekre deyince bu kelimenin anlamını pek çıkaramasak da “kekremsi” deyince bir anda ampul yanar zihinlerimizde. Türkçe kökenli bir kelime olan kekre, özünde develer tarafından çiğnenen acı bir ot türüdür. Zaman içerisinde ekşi ve acımtırak anlamlarını kazanan bu kelime hem tat hem de koku tanımlamalarında kullanılabilir. Kekre kelimesinin cümle içindeki kullanımı “Kekre bir meyveymiş, daha önce hiç yememiştim, bir daha da yemem.” cümlesindeki gibi örneklendirilebilir.
Nazende Ne Demek?
Çok da güzel bir şarkının adında geçen bu kelime nazlı, nazlanan anlamlarına gelir. Farsça kökenlidir ve son dönemde nazende kelimesi Türk dizilerinden birinde kullanılması nedeniyle popülerleşmiştir. Örneğimizi de ilgili şarkıdan verecek olursak nazende kelimesi cümlede şu şekilde kullanılabileceğini söyleyebiliriz: “Nazende sevgilim yadıma düştün.” dedikten sonra yeni bir kelime çıktı karşımıza…
Yâd Ne Demek?
Yad yabancı demektir, yâd ise zihin anlamına gelir. Hatır ve anma anlamı içeren bu kelime maalesef artık unutulmaya yüz tutmuş kelimeler kategorisinde yer alır.
Tufeylî Ne Demek?
Arapçadan dilimize geçen bu kelime asalak anlamına gelir. Başkasının üzerinden geçinen kişileri tanımlamak için de kullanılan bu kelime anlamı gereği çok da sevimli sayılmaz. Yine de bir cümlede kullanarak bu kelimeyle ilgili soru işaretlerini gidermeyi istiyoruz. “Oldukça bencil ve tufeyli olduğundan şu an yalnızlığa mahkum edildi.”
Girift Ne Demek?
Girift kelimesi Farsça kökenli bir sözcük olup karmaşık, çapraşık, iç içe girmiş ve çözülmesi zor anlamlarını taşır. Somut ya da soyut durumları tanımlamak için kullanılabilen girift kelimesi aynı zamanda üflemeli bir çalgı türüdür. Cümle içerisinde kullanmak için ilk anlamını seçiyoruz ve “O kadar girift bir ilişkileri var ki her şeyin yoluna gireceğini söylemek büyük bir muamma olur.” cümlesini örnek olarak sunuyoruz.
Feriştah Ne Demek?
Farsçadan dilimize geçen feriştah kelimesine oldukça aşina sayılırız. “Feriştahı gelse bu işi benden daha iyi yapamaz” cümlesinde de anlamı az çok tahmin edilebilir. İşinin uzmanı ve yetkili kimse anlamını taşıyan feriştah kelimesi kullanımı azalan yine de unutulmayan eski Türkçe kelimeler arasında yer alır.
Münzevi Ne Demek?
Arapçadan dilimize geçen kelimelerden bir tanesi de münzevi kelimesidir. İnziva kelimesinden türeyen bu sözcük; bir köşeye çekilmiş, yalnız kalmayı seven ve insanlarla görüşmeye pek de hevesli olmayan anlamına gelir. “Oldukça münzevi ve sakindi.” cümlesinde bir kişiyi, “Münzevi bir hayatı tercih etti.” cümlesinde de bir durumu tanımlamak için kullanılabilir.
Gıybet Ne Demek?
Arapçadan dilimize devşirilen bir kelime olan gıybet, dedikodu anlamına gelir. Günümüzde özellikle son yıllarda yeniden kullanımı yaygınlaşan bu kelime bir kişinin arkasından konuşma anlamı taşır. Olumsuz bir manaya sahip olsa da arkasından konuşulan kişi hakkında olumlu kelimelerin kullanılması halinde de durum gıybet kelimesiyle ifade edilebilir. Bu açıdan hem olumlu hem de olumsuz olabilen “önyargı” ile benzerlik gösterir. “Gıybet zamanı başladı, herkesin foyası ortaya çıkarılacak.” cümle örneği bu kelime ile ilgili verilebilir.
Mültefit Ne Demek?
Fuzuli’nin Şikayetnamesi’nde geçen mültefit kelimesi unutulan kelimeler arasında yerini alır. Anlamı güler yüz gösteren olarak açıklanabilen bu kelime özünde samimiyet barındırır. Yapmacıklıktan uzak güzel sözler söyleyebilen kişilerin tanımlamasında sıklıkla başvurulan mültefit kelimesi “Bakışları ile dahi mültefit olduğunu ortaya koyuyordu.” cümlesi ile örneklendirilebilir.
Perestiş Ne Demek?
Daha önce neredeyse hiç duyulmayan kelimeler arasında bulunan perestiş kelimesi şiddetli sevgi hallerini tanımlamak için kullanılır. Taparcasına sevmek olarak da anlamı ifade edilebilen bu kelime, Cemal Süreya’nın çok sevgili Lamia Hanım için yazdığı mektupta son söz olarak söylenmiştir. Cümle içinde kullanmamız gerekirse “Benim sana olan sevgimi sıradanlaştırma, sana olan hislerin ancak perestiş ile ifade edilebilir.” örneğini verebiliriz.
Mübrem Ne Demek?
Sait Faik Abasıyanık tarafından yazılan Alemdağ’da Var Bir Yılan eserinde de geçen mübrem kelimesi çok gerekli anlamını taşır. Elzem kelimesi ile anlamdaştır, fakat elzem kelimesine göre çok daha az bilinir. “Buraya gelmen mübrem, sensiz bu karar verilemez” cümlesinde doğru bir şekilde örneklendirilmiştir.
Hemdert Ne Demek?
Hem; ortak anlamına gelen bir kelime olan hemdert ise dert ortağı demektir. Aynı kökten gelen hemdem kelimesi ise canciğer arkadaş anlamına gelir. Bu iki sözcüğü “Sen benim hem hemderdim hem de hemdemimsin” cümlesindeki gibi eş zamanlı olarak örneklendirebiliriz.
Daha fazla kelime için Türk Dil Kurumunun internet sitesine göz atabilirsiniz.
Eski Türkçe Kelimelere Hakim Olmanın Hitabet Açısından Faydaları
Hitabet sanatı, kelime seçiminden ses tonuna, vücut dilinden konuşmanın akışına kadar pek çok unsuru içinde barındırır. Bu sanatı icra ederken, dilin zenginliğinden ve çeşitliliğinden faydalanmak, dinleyiciler üzerinde unutulmaz bir etki bırakabilir. Bu bağlamda, eski Türkçe kelimelere hakim olmak, hitabet becerilerini geliştirmenin önemli bir yolu olarak öne çıkar.
Eski Türkçe kelimeler, dilimizin tarih boyunca içinde bulunduğu kültürel ve sosyal dönüşümlerin bir yansımasıdır. Bu kelimeler, sadece dilin değil, aynı zamanda toplumun da belleğini taşır. Hitabet sırasında bu kelimeleri kullanmak, konuşmanıza derinlik katmanın yanı sıra, dinleyicilerinizle daha güçlü bir bağ kurmanıza olanak tanır. Eski Türkçe kelimeler kullanarak yapılan bir konuşma, dinleyicilerin zihninde daha kalıcı bir yer edinebilir çünkü bu kelimeler, sıradan ve günlük dilin ötesinde, dinleyicilerin dikkatini çeken bir özgünlük ve zenginlik sunar.
Eski Türkçe kelimelere hakimiyet, aynı zamanda konuşmacının dil bilgisinin genişliğini ve kültürel derinliğini de sergiler. Bu, konuşmacının otoritesini ve inandırıcılığını artırır. Hitabet sırasında doğru yerde ve doğru şekilde kullanılan eski Türkçe kelimeler, konuşmanın akıcılığını bozmadan, mesajın gücünü ve etkileyiciliğini artırabilir.
Bununla birlikte, eski Türkçe kelimelerin kullanımı, konuşmanın kapsadığı konuya ve dinleyici kitlesine uygun olmalıdır. Aşırıya kaçmadan ve dinleyicileri yabancılaştırmadan bu kelimeleri kullanmak, hitabet sanatında ustalık gerektirir. Doğru dengenin bulunması, konuşmanın hem anlaşılır hem de etkileyici olmasını sağlar.
Sonuç olarak, eski Türkçe kelimelere hakim olmak, hitabet becerilerini zenginleştiren ve konuşmacının mesajını güçlendiren önemli bir araçtır. Bu kelimeler, konuşmanıza tarihi bir derinlik ve kültürel bir zenginlik katarak, dinleyiciler üzerinde kalıcı bir etki bırakmanıza yardımcı olur. Hitabet sanatında ustalaşmak isteyen herkes için eski Türkçe kelimelerin öğrenilmesi ve kullanılması, bu yolda atılacak önemli adımlardan biridir.