Yüksek faiz artışlarının çözüm yerine felaket getirebileceğinin birçok kurum tarafından dile getirildiğini belirten Bakan Nebati, para ve maliye politikalarının uyumlu olması gerektiğini vurgulayarak şu açıklamayı yaptı:
“Dünyada artan faiz oranları bir taraftan talebi düşürürken diğer taraftan da borçlanma maliyetlerini yükselterek bütçeler üzerindeki yükü ağırlaştırıyor.
Tüm dünyada doların değer kazandığı, varlık fiyatlarının düştüğü, piyasalardaki oynaklığın arttığı ve gelişmekte olan ülkelerden portföy çıkışının gerçekleştiği bir süreç yaşanıyor. Yüksek faiz artışlarına gitmenin çözüm yerine felaket getirebileceği, uluslararası kuruluşlar ve önde gelen ekonomistler tarafından da son dönemde defaatle ifade ediliyor. Finansal koşulların bu denli sıkılaştığı, üretici ve tüketici enflasyonunun tarihî rekor seviyelere geldiği söz konusu küresel ekonomik konjonktürde, para ve maliye politikaları arasındaki uyum ve dengenin her zamankinden daha önemli hâle geldiğini görmekteyiz.”
Enerji fiyatlarında bu yıl yaşanan artışlar olmasaydı cari açık oluşmayacağını belirten Bakan Nebati’nin TEM ve cari açık yorumu:
“Zorlu küresel şartların yaşandığı ve küresel konjonktürün hızlı değiştiği böyle bir dönemde, ülkemizde makroekonomik ve finansal istikrar ile fiyat istikrarını eş zamanlı olarak sağlamak, yüksek katma değerli üretimi teşvik etmek, tedarik zincirlerindeki değişimi fırsata çevirmek ve cari işlemler açığı sorununu kalıcı olarak çözmek amacıyla “Türkiye Ekonomi Modeli’ni devreye aldık. Geldiğimiz noktada, modelimizin hedefleriyle uyumlu olarak; sanayinin millî gelir içindeki payı artış eğilimine girmiş, turizm sektörünün dünyadan aldığı pay artmış, enerji dışı cari işlemler dengesinde önemli bir iyileşme kaydedilmiş; yatırım, istihdam, üretim ve ihracatta önemli kazanımlar elde edilmiştir. Gelişmiş ve gelişmekte olan birçok ülke için resesyon riskinin arttığı bu dönemde, modelimiz sayesinde Türkiye ekonomisi güçlü biçimde büyümeye devam ederken büyümenin kompozisyonu da dengeli bir görünüm sergilemektedir.
Cari işlemler dengesi, enerji ithalatı kaynaklı açık verirken enerji hariç cari denge fazla verme eğilimini sürdürmektedir. Ayrıca, vurgulamak isterim ki enerji faturası geçen yılın aynı seviyesinde kalsaydı şu an cari işlemler açığını konuşmuyor olacaktık. Şöyle ki ihracattaki güçlü görünüm ve turizm gelirlerindeki toparlanmaya rağmen başta enerji olmak üzere yüksek emtia fiyatlarının etkisiyle cari işlemler açığı ağustos itibariyle yıllıklandırılmış olarak 40,9 milyar dolar seviyesine gelmiştir.
Enerji ve altın hariç değerlendirildiğinde, cari işlemler dengesi ağustos ayında yıllıklandırılmış olarak 41,2 milyar dolar fazla veriyor olacaktır. Bu yılın ilk yarısındaki yüzde 7,5’luk güçlü büyümeye rağmen altın ve enerji hariç cari işlemler dengesinde 2019 yılından sonraki en iyi yıllık seviyeye ulaşılmıştır. Ekonomik büyümede güçlü performansın görüldüğü bir dönemde sağlanan bu iyileşme, Türkiye ekonomi modelinin önemli bir başarısıdır. Uyguladığımız politikalarla cari işlemler dengesini orta ve uzun vadede kalıcı olarak iyileştirmeyi planlıyoruz.”
Bakan Nebati’nin enflasyon değerlendirmesi:
“TEM modelimiz kapsamında enflasyonla mücadeleyi birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkenin yaptığı gibi tüketim, üretim ve yatırım daralmasına neden olacak faiz artışlarının yoluyla değil; ekonomimizin üretim kapasitesini artırarak, arz yönlü politikaları geliştirerek sürdürüyoruz. Hedefimiz, ülkemizi güçlü bir üretim ekonomisi hâline getirmektir. Böylece, durgunluk, yüksek işsizlik ve istikrarsızlık sorunlarını yaşamak yerine, insan odaklı bir yaklaşımla kalıcı fiyat istikrarını sağlamayı hedefliyoruz.
Bununla birlikte, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de artan hayat pahalılığı nedeniyle vatandaşlarımızın karşılaştığı sıkıntıların elbette farkındayız. Alım güçlerinde gerçekleşen kaybın önüne geçmek için hükûmet olarak üzerimize düşen hiçbir sorumluluktan kaçmıyoruz. Vatandaşlarımızı, çalışanlarımızı, emeklilerimizi, esnaf ve çiftçilerimizi enflasyona karşı ezdirmemek için gelir ve harcama politikalarını etkin bir şekilde kullanıyoruz. Vatandaşlarımızın alım güçlerini ve refahını artırmaya devam ediyoruz.”
Kur Korumalı Mevduata 91,6 milyar destek ödemeleri yaptıklarını ifade eden Bakan Nebati’nin KKM açıklaması:
“Finansal istikrarımızı tahkim etmek amacıyla da Kur Korumalı T L Mevduat ve Katılma Hesapları (KKM) uygulamasını da devreye aldığımızı ifade etmek istiyorum. Millî para birimimizde istikrar güçlendirilmiş ve TL’ye güven KKM sayesinde artmış durumdadır. 9 Kasım itibarıyla 2,3 milyon mudinin yaklaşık 1,5 trilyon TL’lik tasarrufu bu hesaplarda değerlendirilmektedir. Hazine tarafından desteklenen KKM hesaplarına bugüne kadar yaklaşık 91,6 milyar lira destek ödemesi gerçekleştirmiş bulunmaktayız. Hazine destekli hesaplarda yenileme oranı yaklaşık yüzde 70 seviyesindedir.
KKM hesaplarının toplam vadeli mevduatlar içindeki payı ise yüzde 27’dir. Altını çizmek isterim ki KKM uygulaması olumsuz jeopolitik gelişmeler, küresel finansal koşullardaki sıkılaşma, avro-dolar paritesindeki gelişmeler ve arz güvenliğine ilişkin yaşanan tüm sorunlara rağmen finansal istikrarın sürdürülmesinde etkin bir rol oynamıştır. KKM uygulamasıyla birlikte TL mevduatın ortalama vadesi 2 katına yükselmiş, sektörün en önemli risklerinden olan vade uyumsuzluğunda çok önemli bir iyileşme sağlanmıştır. Ayrıca, döviz tevdiat hesaplarının toplam mevduatlarındaki payı yaklaşık 17 puan düşüş göstererek 52,3’e gerilemiştir.”
Bakan Nebati, döviz piyasasındaki oynaklıkta TL’nin stabilite sağladığını belirtti
“Küresel finansal piyasalarda öngörülebilirliğin azaldığı, dolar karşısında avronun dahi sene başına göre yüzde 12; Japon yeninin ise yüzde 27 değer kaybettiği böyle bir ortamda TL’de stabilite sağlanmıştır. Reel kur ise sene başına göre yüzde 16,7 değer kazanmıştır. Bu uygulamanın döviz kuru dalgalanması ve diğer makroekonomik göstergeler üzerindeki olumlu etkileri dikkate alındığında maliyet sınırlı kalmıştır.”