Özel hayatımızda başarıyı yakalamamızı sağlayan kimi yöntemler iş hayatında da başarıyı yakalamamıza katkı sağlayabiliyor. İletişim ve yaşam danışmanı Beral Fişekçi’nin bu yöntemlerden en etkilisi olan kendine odaklanmak hakkındaki görüşlerine göz atmanızı öneriyoruz.
Beral Fişekçi’nin de altını bir kez daha çizdiği gibi iş hayatında hangi pozisyonda olursak olalım hepimiz temelde aynı hedefe yani başarılı olmaya odaklanıyoruz. Hepimizi ortak noktada buluşturan bu hedefe aslında hayatımız içerisinde daha mutlu olabilmek için ihtiyaç duyuyoruz. Ancak; günümüzün şartları, insanların yapısı, rekabetin ne kadar güçlendiği ve teknolojinin ne kadar geliştiği gibi faktörler göz önünde bulundurulduğunda, başarıya giden yolda her zaman istediğimiz gibi ilerleyemediğimizi, zaman zaman hedef belirleyemediğimizi veya hedeflerimize kolaylıkla ulaşamadığımız zamanlar olduğunu görebiliyoruz.
Kendinize Odaklanın !
Mevcut koşullar içerisinde hem kendimiz hem de çevremiz için sahip olduğumuz potansiyelin tamamını ortaya çıkarabilmemizin, potansiyelimizi değerlendirebilmek için içinde bulunduğumuz şartları en etkin şekilde değerlendirip yönetebilmemizin yolu kendinize odaklanmaktan geçiyor.
Hayatlarını kendilerine odaklanarak yaşayabilen kişiler, olayları ya da durumları çoğunlukla bilinçaltlarının yansıması ile değerlendiriyor ve en önemlisi de bunun bilincinde oluyorlar. Karşılarındaki kişileri suçlamak ya da yargılamak yerine anlamaya çalışıyor ve olaylar üzerinde kendilerinin rollerini düşünmeyi tercih ediyorlar.
Yaşanılan olaya kendilerindeki hangi bilginin ya da davranışın sebep olduğunu soruyor ve buna mutlaka bir cevap veriyorlar. Ayrıca kendine odaklanmaya hazır olduğunu hisseden kişilerin daha cesaretli olduğu biliniyor. Kendi ile yüzleşme fikri, ego için tehlikeli sular haline gelebildiğinden ve acılı bir süreç olabildiğinden kişiler genel olarak kendi karanlık tarafları ile yüzleşmekten mümkün olduğunca uzak kalmayı tercih ediyorlar. Ancak cesaret gösteren ve kendi karanlık yanlarını keşfetmek için gönüllü olan kişiler için “kendine odaklanma” fikri kişisel gelişim yolunda kullanılabilecek en önemli araçlardan biri haline gelebiliyor.
Carnegie Teknoloji Enstitüsü’nde 10 bin kişinin verilerinin analizi sonucunda elde edilen veriler bize başarının % 15’inin yapılan iş ile ilgili bilgileri ve becerileri geliştirme çalışmalarına kalan % 85’in ise kişilik faktörlerine ve insanlar ile başarılı bir iletişim kurmaya bağlı olduğunu kanıtlıyor. Oranlar arasındaki muazzam fark ise bizleri her insanın içerisinde keşfedilmeyi bekleyen büyük bir içsel teknolojinin varlığı konusunda uyarıyor. Bu teknolojiyi fark etmek ve kullanmayı öğrenmek ise hayatı kolaylaştırıp başarının artmasını sağlayan olağanüstü bir anahtar olabiliyor.
Hayatınızın her alanında başkalarının ya da şartların neden olduğu olumsuzluklara rekabet ortamının yarattığı korkulara odaklanmaktansa kendinize odaklanmak sahip olduğunuz artıları, eksileri, fırsatları ve tehditleri görmenizi sağlayabiliyor. Böylece bakış açınızı, karar verme mekanizmasını, iletişim gücünüzü, yorumlama yeteneğinizi, problem çözme, süreç ve sonuç odaklı yanlarınızı fark edebiliyor; bunları yeniden yorumlayıp bahsedilen % 85’lik alanı kendiniz için en verimli hale dönüştürebiliyorsunuz.
Hemen her sektördeki rekabetin giderek sertleştiği günümüzde fark yaratmaya kendinizden başlamak, kariyerinize de ivme kazandıracaktır. Unutmayın ki siz değişirseniz hayatınız da içinde bulunduğunuz ortamlar da pozitif anlamda değişecektir.
McDonald’s markasının dünya çapındaki büyümesinin mimarı olan Ray Kroc; “Benim rakiplerim ile savaşma yöntemim pozitif bir yaklaşım içermektedir. Kendi güçlü yanlarınızı vurgulayın, kaliteye, temizliğe, hizmete ve değere vurgu yapın. Böylece rakipleriniz size yetişmek için kendilerini paralayacaktır.” Sözü ile kendine odaklanmanın yaratacağı güce bir kez daha dikkatimizi çekiyor.