Küçük işletmeler, öncelikle aile şirketi olarak iş dünyasında belirir. Pazar boyutları büyüdükçe ve rekabet arttıkça, söz konusu işletmeler iki temel seçenekle karşılaşır: Ortak bularak işi büyütüp geliştirmek ya da işi devretmek; diğer bir ifadeyle kapatmak. Tabii bu ikincisi arzu edilen bir seçenek değildir; ancak çaresizlik nedeniyle bu seçeneğe başvurulur.
Küçük İşletmelerde Ortaklıklar Nasıl Oluşur Ve Bozulur?
Küçük işletmelerdeki ortaklıklar genellikle arkadaşlıkların, iş ortaklığına dönüşmesi şeklinde olur. Her iki taraf da sınırlı sermayesini bir araya getirerek yola çıkar. Bir tarafın işi iyi bildiği, diğer tarafın da para koyduğu ortaklıklar da vardır; ancak bunlar daha ziyade akraba ilişkileri şeklinde olur. Örneğin: “Ben lokantacılıktan iyi anlarım, eniştemde de para var ama bu işi bilmiyor. Ablamla konuşsam da eniştemi şu işe bir razı etse.” Buna benzer şekilde kurulan küçük ortaklıkların az sayıda olmadığını düşünüyorum. Başarıyla yürüyen, gelişip büyüyen örneklerine de çok rastlamadım.
İki Arkadaşın Kurduğu Küçük Ortaklıklar Nasıl Olur?
Bu tür ortaklıkların temelinde yatan nedenler farklı olabilir; ancak net olan bir konu varsa, o da taraflardan her ikisinin de tek başlarına bu işi yapamadıklarıdır. Aksi takdirde bir araya gelmezlerdi. Başta da belirtildiği gibi, iki arkadaş sınırlı kaynaklarını bir araya getirerek bir işe kalkışmış olabilir. Her iki taraf da aslında, herhangi bir konuda uzmanlaşmış ve profesyonel olarak bir yerde çalışabilecek düzeyde olmayabilir, genellikle de öyledir. Kendi işlerini yaparak daha çok para kazanacakları düşüncesi egemendir ki bu yanlış da olmayabilir. Netice itibarıyla ortak olarak bir işe başlarlar.
Başlangıçta doğal olarak bir sorun gözükmez; zira ana felsefe kâr-zarar paylaşımıdır. Ancak kimin ne zaman hangi konuda inisiyatif kullanarak karar vereceği, çoğu kez tanımlanmamıştır. Finansman konularıyla kim ilgilenecek, pazarlama faaliyetleri kimin sorumluluğu altında yürüyecek? Bu tanımlar net yapılmadığı zaman sorunlar kendini göstermeye başlar, hem de çok geç olmadan. Bu gibi konular net olarak tanımlanmış olsa ve bu konuda mukavele de yapılmış olsa, temelinde arkadaşlık ya da akrabalık olan iş ilişkilerinde psikolojik unsurlar, profesyonellik unsurlarının çoğu kez önüne geçer.
Zira arkadaşlıktan ya da akrabalıktan iş ortaklığı doğmuş, ama bu ilişkiler, işte profesyonellik yaratılmasını zorlaştırmıştır. Bu tip küçük ortaklıklarda, özel yaşamlar da işle bütünleşir. Temelinde arkadaşlık ve akrabalık olduğu için, özel yaşamlarda çok sık bir arada olunur, işlerden söz edilir, eşler ve diğer aile bireyleri de fikir yürütür. İş ilişkileri ile aile ilişkileri iç içe geçtiği andan itibaren tehlike büyümeye başlar. Eşlerin giyimleri, tatilleri, harcamaları diğer tarafın gündeme getireceği ve kendisine hak göreceği konular olmaya başlar. Bunlar çok sık görülen, duyulan ve karşılaşılan gerçeklerdir.
Bütün Küçük Ortaklıklar Sorunlu Mudur?
Hiç başarıya ulaşmış, sonradan dev bir kuruluş haline gelmiş küçük ortaklıklar yok mudur? Vardır. Bu kuruluşların yaşam öyküsü çok dikkatli incelenmelidir ve incelenirken elmalarla armutlar birbirine karıştırılmamalıdır. Bu tür kuruluşların kurucularının ilk bakışta dikkati çeken özellikleri, genellikle iyi bir eğitim görmüş olduklarıdır.
Yani kendi işlerini yapmasalar da, profesyonel olarak iyi yerlere gelebilecek niteliklere sahiptirler. Profesyonel olgunlukları ile psikolojik olgunlukları gelişmiş ve dengededir. Bu niteliklere sahip oldukları için iş ve özel yaşamın sınırlarını çok iyi tanımlayabilir ve çizebilirler. Kişisel özellikleri gereği, firmalarını daha çok küçük boyuttayken dahi kurumsal ilkelerle yönetebilme becerisini gösterebilirler. Kurumsallaşmanın şirketin iş hacmiyle değil, yönetim felsefesiyle ilgili olduğunun bilincindedirler. Üstelik çoğu kez, kaynakları da kıt değildir.
Özet olarak, bu tür iş ilişkisinde olanlara ya bu tür bir işe kalkışmak isteyenlere ne diyebiliriz? Doğaldır ki, kimseye akıl vermek kimsenin haddine düşmez, en azından benim haddime düşmez. Söyleyebileceklerim şunlar olabilir: Bildiğimiz, hatta iyi bildiğimiz işi yapalım. Bu iş seçeceğimiz ortağın da iyi bildiği iş olmalı. Temel değerlerimiz ve hedeflerimiz ortak olmalı. Aynı dili konuşabilmeliyiz. Aile ilişkilerini işin uzağında tutalım. Her şey yazılı olsun. Ölüm planı bile yapılmış olsun. Özkaynak/borç ilişkisinde, ağar olan kefe borç olmasın.