Çevre bilincinin artması ile birlikte dünya genelinde birçok şirket, yiyecekleri daha çevre-dostu biçimlerde yetiştirebilmek amacına yönelik olarak geleneksel çiftçilik ve üretim anlayışına karşı farklı alternatifler geliştiriyor. Bunun örnekleri arasında şehirlerdeki apartmanların çatılarında, Japonya’daki otopark alanlarında ve kıyı şehirlerinin denize bakan kısımlarında yapılan seralar yer alıyor. Bunlara ilave olarak Ocean Reef Group adlı İtalyan şirketi de çiftçilik anlayışlarını zorlayarak Noli kıyılarında su altında Nemo’nun Bahçesi adını verdiği bir sera topluluğunda faaliyetlerini sürdürüyor.
Nemo’nun Bahçesi projesinde, deniz seviyesinin yaklaşık birkaç metre aşağısında olmak üzere su altında denizin altındaki zemine çakılı çok sayıda balon bulunuyor. Kubbe şeklinde dizayn edilerek karbondioksit ağırlıklı hava ile doldurulan bu biyosferlerin her bir balonun içerisinde bir raf olacak şekilde tasarlandığı biliniyor. Ocean Reef Group, bu baloncukların içerisinde yer alan saksılarda fesleğen, marul ve çilek yetiştiriyor. Seraların bakımını ise eğitimli dalgıç çiftçiler gerçekleştiriyor ve bitkilerin sabit bir doğal sıcaklıkta yetişmesi sağlanıyor. Yüksek karbondioksit seviyesi bitkilerin üretim oranını yükseltiyor ayrıca; ürünler, kuraklık, yaprak biti (afid) ve kuraklık gibi ürünlere zararlı problemlerden de korunmuş oluyor.
Su altında tarım yapmak tarım yapmanın tek yenilikçi yöntemi olarak da kabul edilmiyor; dünyanın farklı bölgelerindeki kişiler mevcut koşullarını değerlendirerek tarım yapmanın en avantajlı ve verimli yollarını keşfediyor.
Dikey Tarım Metotları Geleneksel Tarım Metotlarının Yerini Almaya Aday
Pek çok araştırmacı yıllardır dikey tarımın dünyadaki gıda sıkıntısının çözümü olup olmadığını araştırıyor. Dikey tarım hala daha çoğu kişi tarafından garip karşılansa da tarıma elverişli arazilerin nadir olduğu ya da verimli olmadığı ortamlarda yiyecek üretimini sağlayan kullanışlı bir yöntem olarak kabul ediliyor. Bu yöntemin özellikle çöller, dağlık kasabalar ve çeşitli sebze ve meyvenin hassas tarım yöntemleri ve gökdelen benzeri tasarımlar kullanılarak yetiştirildiği şehirler gibi zorlu ortamlar için ideal olabileceği düşünülüyor. Dikey tarım, su ihtiyacını % 70’lere kadar azaltabildiği ve aynı zamanda büyük ölçüde alan ve toprak tasarrufu sağladığı için muadiline göre yenilikçi ve daha sürdürülebilir bir tarım yöntemi olarak görülüyor. Tarım alanında sürdürülebilirliği sayesinde bu yenilik, zor çevre koşullarında çiftçilik yapabilme imkanını sağlıyor.
Hidroponik – Topraksız Tarım
Dikey tarımda kullanılan baskın bir sistem olan topraksız tarım yavaş ancak istikrarlı bir şekilde önem kazanmaya devam ediyor. Temel olarak toprak içermeyen besin çözeltilerinde bitkilerin büyümesini içeriyor. Dikey tarım inovasyonunun bir örneği olan topraksız tarımda bitkilerin kökleri bir besin çözeltisine batırılıyor. Besin çözeltisinde doğru kimyasal bileşimin korunması için yakından takip edilmesi gerekiyor.
Aeroponik – Topraksız ve Çok Az Su İçeren Hava Ortamında Tarım
Bu sürdürülebilir büyüme tekniği 1990’lı yıllarda uzayda bitki yetiştirmek için verimli teknikler arayan NASA tarafından icat edilmiş olup bitkiler karanlık bir muhafaza içinde askıya alınıyor ve kökleri üzerine besleyici bir çözelti püskürtülüyor. Aeroponik sistemle yetiştirilen bitkiler, daha sağlıklı ve potansiyel olarak daha besleyici olmalarını sağlayan daha çok mineral ve vitamin alabiliyorlar. Bitki köklerinin izole edilmesi ve herhangi bir ekim ortamı olmaması nedeni ile, askıya alınmış şekilde buğulu sistemle yetiştirilen bitkiler maksimum düzeyde besin emilimini elde edebiliyorlar. Bu sistemde hidroponik sistemlere oranla % 90 daha az su kullanılıyor. Dolayısıyla su sıkıntısı çekilen bölgelerde topraksız ve çok az su içeren tarım uygulamalarının yıldızının parlaması bekleniyor.
Akuaponik
Akuaponik sistemin Hidroponik sisteme çok benzediği ancak daha iyi olduğu biliniyor. Balıkları ve bitkileri aynı ekosistemde birleştirmeyi amaçlayan Akuaponik sisteminde balıklar kapalı havuzlarda büyüyor ve dikey çiftliklerde yetiştirilen bitkiler için bir besin kaynağı olarak işlev gören besin açısından zengin atıklar üretiyorlar. Bitkiler doğrudan balık havuzlarına geri dönüştürülen atık suyu arındırıp filtreliyorlar. Akuaponik, diğer dikey tarım inovasyonlarının çoğuna oranla daha küçük ölçeklerde kullanılıyor. Bunun yanı sıra su ürünleri bileşenlerini dahil etmek yerine yalnızca birkaç hızlı büyüyen ürün üretmekisteyen ticari dikey çiftlikler tarafından da kullanılabiliyor. Sonuç olarak Akuaponik, üretimi basitleştirip verimliliğin en üst düzeye çıkarılmasında ve üretim sürecinin döngüsel bir özellik taşımasında etkili oluyor.
Lokal
IKEA’nın Space10 isimli inovasyon laboratuvarının ortaya attığı Lokal fikrinde Hidroponik tarım sistemi kullanılıyor. Lokal’in tasarımcılarına göre, yeşillikler bu sistemde geleneksel bahçelere göre üç kat hızlı büyüyor. Araştırmacılar sensörleri yeşilliklerin büyüdüğü tepsilere entegre edecekleri, akıllı telefonlar ya da Google Homes yardımı ile kullanıcıların ürünlerin durumunu kontrol etmesini sağlayacak başka bir yenilik üzerinde çalışmaya devam ediyorlar. Teknolojinin ve tarım bilgisinin harmanlandığı bu yöntem sunduğu faydalarla beğeni topluyor.
Aerofarms – Akıllı Dikey Tarım İnovasyonu
İç mekan yetiştiriciliği söz konusu olduğunda Aerofarms’ın; öngörülebilir hasat sonuçları, çevreye daha az etki, daha hızlı hasat süresi ve üstün gıda kalitesi sağlayan aeroponik tarım sistemi yenilikleri ile bir lider olduğu kabul ediliyor. Bu teknolojide güneş ya da toprak kullanılmadan yeşillikler yetiştirilebiliyor. Akıllı dikey tarım inovasyonu; akıllı ışık, akıllı aeroponik, akıllı beslenme, akıllı veri, akıllı haşere yönetimi, akıllı substrat ve akıllı tartıdan yararlanıyor. Aerofarms, çevreye karşı sorumlu çiftlikler inşa ederek tüm tarım sistemini dönüştürmeyi amaçlıyor. Besleyici, güvenli, sürdürülebilir ve lezzetli yerel gıda üretimleri yapıldığından emin olabilmek için de dünya çapında çiftlikler inşa ediyorlar. Ve daha az alanda daha fazla ürün yetiştirme hedeflerinin bir gıda devrimine dönüşüp dönüşmeyeceği büyük bir merak konusu olmaya devam ediyor.
Plantscapers
Plantagon isimli İsveçli bir gıda teknolojisi şirketi, ofis alanlarının ve binaların çok sayıda insanı beslemesine yardımcı olması beklenen yaratıcı bir çözüm öneriyor. Plantagon’un etkili tarım çözümleri bulabilmek için teknik yenilikleri kullanmanın gerekliliğine inanan Ake Olsson adlı bir çiftçiden dikey seracılık yapma haklarını satın aldığı biliniyor. Olsson’ın geliştirdiği dikim kutularını bir seranın tavanından kademeli olarak zemine doğru hareket ettiren ve böylece yapay ışık gerektirmeyen raf taşıma sistemi sayesinde dikey seralar hidroponik tarımın işlevselliği ile doğrudan ofis binalarına entegre edilebiliyor. Bu amaca yönelik olarak İsveç Linköping’de yılda 550 ton bitki yetiştirme kapasiteli bir bina inşa edilmesi ve binaya Dünya Gıda Binası ismi verilmesi planlanıyor. Maliyetlerin düşük tutulması için tesislerin bakımında ve hasatta üst düzey otomasyon kullanılacak olup güneş ışığı, sıcaklık, beslenme ve hava kalitesi ile ilgili tüm veriler otomatik olarak ölçümlenebiliyor. Bu fikir; ulaşım maliyetlerini düşük tutmasının yanı sıra yüksek miktarda su, enerji ve emisyon tasarrufu sağlaması nedeni ile sürdürülebilirliği ve insanların gereksinimlerini göz önünde bulunduran harika bir yenilik olarak değerlendiriliyor.