Günümüzde fazlasıyla materyalist diyebileceğimiz bir dünyada yaşıyoruz ve hepimiz genç yaşlarımızdan itibaren farkına bile varmadan itaatkar birer tüketici olmak için programlanıyoruz. Her gün sayısı ortalamada yüzleri bulan pazarlama mesajlarına maruz kalıyoruz, sevmediğimiz bir işten zar zor elde edebildiğimiz kazancımızı hoşlanmadığımız insanları etkilemek adına ihtiyacımız olmayan şeyleri almak için bir çırpıda harcıyoruz.
Fakat geçtiğimiz 20 yılda üretkenliğin ciddi şekilde artmasından da öte bir noktadayız. Öyle ki, ortalama bir çalışan birim zamanda her zamankinden çok daha fazla değer yaratabiliyor. Yine de çalışan maaşları bununla orantılı şekilde artış göstermiyor. Çoğunlukla aynı seviyede kalıyor hatta zaman zaman maaşlarda düşüşler bile yaşanabiliyor. Bu sürecin faydalı tüm çıktıları (siz buna dilerseniz “yüksek kar” da diyebilirsiniz) işverenin ya da şirket sahiplerinin payına düşüyor. İşte, zengin insanların daha fazla zenginleşirken fakirlerin gittikçe daha fazla yoksullaşmalarının altında bu temel faktör yatıyor.
Ortalama bir dünya vatandaşının eskisine gore çok daha fazla metaya ulaşabildiği bir gerçek. Meta fazlalılığı hiçbir zaman bugünkü kadar yüksek seviyelerde olmamıştı. Fakat bu noktada fazlasıyla üzücü olan şudur ki, metaların durumu gelişim göstermiyor çünkü her ne kadar üretkenlik ve zaman zaman da maaşlar artıyor olsa bile insanlar her geçen gün kendilerini biraz daha fazla borca girmiş olarak buluyor. Birçoğumuz çok büyük ihtimalle hiçbir zaman ihtiyaç duymayacağımız bir şeyi almak için başka bir borcun altına giriyoruz.
İtaatkar Bir Tüketici Olmak
Her gün yeni şeyler satın almanızı sağlayacak o kadar çok nedeniniz ve sizi motive eden şey var ki: çünkü satın alırken duyduğunuz o tatmin duygusuna ihtiyacınız var, o kadar çok çalışıyorsunuz ki satın aldığınız şeyleri hak ediyorsunuz, kendinizi daha iyi hissetmek ya da başkaları tarafından daha fazla fark edilir olmak istiyorsunuz ya da satın alacağınız yeni bir şeyin hayatınıza heyecan katacağını düşünüyorsunuz… Kendinize bunlara benzer birçok neden yaratabilirsiniz.
Para harcamak çok kolay. Yoğun mesai saatleriniz sayesinde kazandığınız para sizin için elektronik bir sembolden ibaret, bu sembolle aranızda en hızlı bağı kuracak olan ise gerçek bir para olduğunu bile düşündürtmeyen, plastik bir kart. Sadece sayılardan ibaret. Hoşunuza giden bir şeyle karşılaşıyorsunuz. Sonra cebinizden bu plastiği çıkarıyor, kendinizi hızlı bir şekilde iyi hissetmeye başlıyorsunuz.
Yeteri kadar paranız yok mu? Hiç problem değil. Önünüzde yaşayacağınız birkaç on yıl daha var ve elbette daha çok yoğun şekilde çalışacağınız ve bir miktar para kazanabildiğiniz günleriniz olacak. Bankalar bu durumunuzun farkında ve şimdiden gözleri gelecekteki kazancınızın üzerinde. İşte bu yüzden borç altına girmeniz ve istediğiniz şeyleri alabilmeniz çok kolay. Her şey sadece bir imzanıza bakıyor.
Aslında satın almaya gücünüzün yetmediği bir büyük ekran televizyon, son derece havalı bir araba, büyük modern bir ev. Düzinelerce ayakkabı, pantolon ve diğer kıyafetler. Çok uzun zamandır çıkmayı düşlediğiniz ve çoktan hak ettiğinizi düşündüğünüz seyahatler. Para harcayabileceğiniz o kadar çok seçeneğiniz var ki, o paraya sahip olup olmadığınızın bir önemi yok.
Ancak yeni bir şeye sahip olmanın getirdiği kısa süreli tatmin duygusu uzun vadede bir yıkım duygusuna dönüşebilir çünkü borç altında olmak bir nevi kölelik anlamına gelir. Alım gücünüzün üzerindeki şeylere sahip olmak, özgürlüğünüzü ve potansiyelinizi, üzerinizde hissettiğiniz baskı yüzünden de er ya da geç sağlığınızı ve ilişkilerinizi zedeler. Ne kadar fazla, satın almaya gücünüzün yetmediği şeyi satın alırsanız, içine girdiğiniz dünyanın sınırları o denli daralacak, köleliğiniz o denli artacaktır.
Problemlerden bir tanesi de etrafınızda gördüklerilerinizin aslında göründüğü gibi olmaması. Komşunuz sizinkinden daha büyük bir eve sahip ve kullandığı araba daha pahalı bir araba olabilir, çok daha lüks kıyafetler giyebilir… Ama gerçekte belki de altına girdiği borçları ödeyebilmek için her gün bir köle gibi nefret ettiği işine gitmek zorunda ve sahip olduğu şeyler karşılaşmaya katlanamayacağı gerçeklikten kaçma biçiminden başka bir şey değil.
Hayatta maddi şeylere sahip olmak her zaman zengin ya da mutlu olduğunuz anlamına gelmeyebilir. Neredeyse herkes yeni havalı şeyler satın almak ve geleceğini köleleştirmek için herhangi bir bankaya gidip kolaylıkla bir tüketici kredisi alabilir. Fakat, er ya da geç siz bu maddi varlıklara sahip biri olmayacaksınız, onlar sizin sahibiniz durumuna gelecek. Özgürlüğünüzü elinizden kaçıracaksınız, mutluluğunuz uçup gidecek ve yapacağınız tek şey borçlarınızı ödemek için her gün biraz daha fazla çalışmak olacak.
İnsanlardaki genel kanı çoğunlukla finansal bir güçlükten çıkmanın ancak çok çalışarak mümkün olabileceği yönündedir. Fakat er ya da geç daha fazla paraya sahip olmanın nadiren finansal zorlukların çaresi olmaktadır. Finansal durumunuza ilişkin sahip olmanız gereken disiplini para ile satın almanız mümkün değildir. Süper lotoyu kazanan insanların pek çoğunun parayı kazandıktan hemen sonra iflas etmelerinin nedeni de bu. Dolayısıyla, kazancınız ne olursa olsun kendinizi ekonomik anlamda disipline edebilmeniz çok önemli.
Sadece zengin görünmeye çalışmayın, çok çalışın ve gerçekten zengin olmak için gerekli disiplini edinin. Kredi kartlarıyla alınmış şeyler kölelik demektir. Tutarlı ve basit bir yaşam sürmek, deliler gibi para harcamamak, en önemlisi de borç altına girmemek özgürlük anlamına geliyor. Çünkü ancak bu şekilde birçok seçeneğe sahip olursunuz ve unutmayın, ne kadar fazla seçeneğe sahip olursanız o denli özgür olursunuz.
Yenilikçi Bir Üretici Olmak
İnsanların büyük bir çoğunluğu tüketici bir yaşam sürüyor. Birçoğu bunun için ise borç altında yaşamak zorunda kalıyor. Kendilerini köleleştiriyorlar ve ellerindeki seçenekleri daraltıyorlar. Ama doğası gereği, yeryüzü diğer şekilde yaşayan insanlara da sahip, öyle ki bu kişiler bir önceki cümlede sözü edilen çoğunluğa ürünlerini tedarik ediyorlar. Bu üretici insanlar bütünüyle farklı bir düşünce yapısına sahipler. Yenilikçi olmak, problemleri çözmek ve değer yaratan harika ürün ve hizmetleri ortaya çıkarmak için kendilerini motive hissediyorlar. Aslına bakarsanız hepimiz yenilik yaratmak, yeni bir şey ortaya çıkarmak, değer sağlamak ve farklı ürün ya da hizmetler üretmek için yeterli kapasiteye sahibiz. Herkes sadece başarılı bir girişimci değil, aynı zamanda bir yatırımcı, mülk sahibi, serbest bir çalışan da olabilir ya da boş zamanlarında yeni ürünler üretip satabilir. Üretici olmak için o kadar çok yol var ki, üretici birine dönüşerek sadece tüketerek yaşamaktan kendinizi azat edebilirsiniz. Tarafınızı ne kadar çabuk belirlerseniz, yaşamınız o denli kolaylaşacaktır. Çok daha fazla fikriniz olmaya başlayacak, çevrenizdeki fırsatların çok daha fazla farkında ve etrafınızdaki pazarlama mesajları karşısında çok daha dirençli olacaksınız, hatta daha da önemlisi, yaratmak ve dünyaya katkı sağlamak adına duyduğunuz tutku sizi uyuduğunuz uykudan uyandırmaya başlayacak.
Tüketici bir düşünce yapısından üretici olana geçiş yapmak hayatınızda başardığınız en büyük şeylerden biri olabilir. Bir kere değer yaratmaya ve zamanla zenginleşmeye başladığınızda tüketmeye de başlayabilirsiniz. Şu gerçeği asla unutmayın üreticiler daima zenginleşmeye, tüketiciler ise yoksullaşmaya eğilim gösterirler. Dünyaya değer kattığınızı varsayın. Kendinizi yenilikçi biri, girişimci, iş adamı, vizyoner ve değer yaratan biri gibi düşünün. Yatırımcı ya da şirket sahibi biri olduğunuzu hayal edin. Böylesi bir durumda, çok büyük bir ihtimalle para harcamak yerine, yatırım yapmak, para biriktirmek ve üretmek için tutku duyardınız.
Üretici biri olmayı tamamen farklı bir düzeye de taşımak mümkün. Eğer tüketici düşünce yapısına sahipseniz sevgililer gününde sevgilinize ne alacağınız dışında başka bir düşünme ihtimaliniz çok düşüktür. Oysa benzer bir durumda, üretici biri Sevgililer gününde satabileceği şeyler üzerine kafa yoracaktır. Çevresinde aşklarının kanıtı olarak bir şeyler satın almaya hazır olan milyonlarca potansiyel alıcı görecektir.
Benzer olarak tüketiciler alışveriş merkezlerinde bir şeyler satın alırken, üreticiler bu ürünleri satan kişilerdir. Tüketiciler ürünleri satın almak için borç altına girerken, üreticiler para ödünç verenlerdir. Tüketiciler her tatilde ve özel gezilerinde hediyeler satın alırken, üreticiler bu tür tatilleri ihtiyaç sahibi insanlara bir şeyler satmak için birer fırsat olarak görürler.
İnsanların ihtiyaçlarını bir düşünün. Bu kapsamda dünyaya ne şekilde değer yaratabileceğiniz üzerine kafa yorun. İnsanların problemlerini nasıl çözebileceğnizi düşünün. Sahip olduğunuz tüm iş fikirlerini gözden geçirin, eğer böyle bir fikriniz yoksa bir an önce fikir yaratabilmek için beyin fırtınası yapın. Hayalleriniz ve yeteneklerinizi ve bunları ne şekilde ticarileştirebileceğinizi düşünün.
Tüketici Birinden Üretici Zihin Yapısına Sahip Birine Dönüşmek
Tüketici birinden üretici zihin yapısına sahip birine dönüşmek düşünüldüğü kadar kolay değil elbette ama imkânsız da değil. Size bu yolda destek olacak bazı ipuçları şöyle:.
Satın aldığınız en ufak bir şeyin bile fiyatını 10 ile çarpın. Çünkü bu fiyat satın aldığınız şeyin size yarattığı gerçek maliyettir. Eğer bu parayı yatırım için kullanacak olsaydınız, çok büyük bir ihtimalle 25 yılda yatırımınızın geri dönüşü bu kadar olacaktı.
Satın aldığınız her şey size sadece maddi anlamda maliyet yaratmaz. Aynı zamanda özgürlüğünüz, yaşamdaki alanınız, geleceğiniz ve sahip olduğunuz seçeneklerin sayısı üzerinde de maliyet doğuracaktır. Kendi hayatınıza bakıp satın aldığınız her bir şeyin, özellikle de borç altına girerek satın aldıklarınızın hayatınızı nasıl köleleştirdiğini görebilirsiniz.
Maaşınızı her aldığınızda, paranın bir kısmın geleceğiniz için ayırın ve kendiniz için özel oluşturduğunuz tasarruf hesabınıza yatırın. Bu parayı bir tür gider çeşidi olarak düşünebilirsiniz. Para biriktirmenin verdiği güven duygusunun tadını çıkarın. Ne zaman komşunuzun havalı arabasını görüp kendinizi kötü hissedecek olsanız kendinizi iyi hisstme için tasarruf hesabınıza bakın.
Daha büyük satın almalar için 2 ya da 3 ay bekleyin, ani kararlar vermeyin. Hala satın almayı arzuladığınız şeye ihtiyaç duymaya devam ediyorsanız satın alma kararını verebilirsiniz. Unutmayın, zaman tüketme arzunuzu sınayan en büyük etkendir.
Hiç kullanmayacağınız şeyleri satın almak yerine daha minimalistik bir yaşam sürmeye çalışın. Hayatınızdaki gereksiz fazlalıklardan kurtulun.
Harcamalarınızı kontrol altına almakta zorluk çekiyorsanız para yönetiminde sizden çok daha başarılı olan birini arkadaş edinin. Böyle biri sizin üzerinizde olumlu etki yaratacak, dolayısıyla daha fazla para biriktirebileceksiniz.
Üretici Bir Zihin Yapısına Sahip Olmak İçin İpuçları:
Daha akıllı bir tüketici olun, kendinizi eğitin, ürünlerin fiyatlarını kıyaslayın, vergi sistemini iyi anladığınızdan emin olun, mali tabloları okuyun, kısacası finansal konularla ilgili daha donanımlı biri olmaya çalışın.
Yatırım ve iş dünyası ile ilgili kitaplar okuyun çünkü bu kitaplar sayesinde sadece yeni şeyler öğrenmeyecek, aynı zamanda daha fazla para biriktirmek ve dünyaya daha fazla değer katmak için motivasyonunuz artacaktır. Okumaya nereden başlayacağınız bilmiyorsanız “Her Girişimcinin Mutlaka Okuması Gereken Kitaplar“ adlı yazımız size yardımcı olabilir.
Yatırımcılar ve üreticilerle daha fazla zaman geçirin. Girişimci ve yatırımcılardan oluşan topluluklara katılın, buralarda yeni arkadaşlar edinin, konferanslara gidin.
İyi bir yatırımcı olmadığınızı düşünüyorsanız kendinize yatırım yapın. Yeteneklerinizi ve düşünce yapınızı güçlendirmek ve daha iyi bir yaşam stratejisine sahip olmak kendinize yatırım yapmanın en iyi yollarından biridir, siz de bunları denemeye çalışın.
Uzun vadeli bir yaklaşıma sahip olun. İnsanın düşünce yapısını değiştirmesi, yeni yetkinlikler kazanması, gerçek bir üreticiye dönüşmesi ve değer yaratmaya başlaması yıllarını alabilir. Pazarları iyi şekilde tanımalı, yeni yetenekler geliştirmeli ve çevrenizdeki sosyal ağı genişletmelisiniz. Öğrenme eğriniz oldukça uzun olabilir, sizi fazlasıyla uğraştırabilir, çok çalışmanızı gerektirebilir ama ulaştığınız nokta buna değdiğini size gösterecektir. Sadece daha fazla para kazanma fırsatı yarattığınız için değil, ortaya bir değer çıkardığınız ve dünyaya fayda sağladığınız için de muazzam bir tatmin duygusu yaşayacaksınız.
İşe küçük bir şey yaratmaya ve onu satmaya çalışarak başlayın. Belki ilk etapta evde ihtiyaç duymadığınız şeyleri satmaya çalışabilirsiniz. Para kazanmak için elinizdeki küçük fırsatları tanımlayın. Önce küçük miktarlarda kazançlar yaratmaya odaklanın, sonra ise onları büyütmeye.
Pazarlık yapma kaslarınızı geliştirin. Birçok insan pazarlık yaparken ve olabilecek en iyi fiyatı elde etmeye çalışırken kendini rahat hissetmez. Siz de bu iş için uygun olmadığınızı düşünüyorsanız sizin için bunu yapabilecek birileri ile işbirliği kurabilirsiniz.
İşbirliği yaptığınız kişinin sizin hedeflerinizi anladığından ve onları desteklediğinden emin olun. Siz para biriktirmeye, yatırım yapmaya ve üretmeye çalışırken, ortağınız sadece para harcamak ve tüketmek ile meşgul ise işler sizin için yolunda gitmeyecek demektir. Kendinize yatırım yapmanın yanında, işbirliği yapacağınız kişiyi doğru seçebilmek üretici olma yolunda en stratejik hamlelerden biridir.
Hayatınızdaki tükettiğiniz ama aslında gerekli olmayan diğer şeyleri (televizyon, sağlıksız yiyecekler vb.) gözden geçirin. Zamanınıza ve enerjinize hayatınızda yer alan değerli birer kaynak gözüyle bakın, bu kaynaklar çarçur etmek ya da akıllı bir yatırım aracı olarak değerlendirebilmek sizin elinizde.
Gerçek bir değere sahip ürünleri nasıl yaratabileceğiniz üzerine kafa yorun. Uzun vadeli bir başarı amaçlıyorsanız insanların gerçekten ihtiyaç duyduğu ve kullanmak ya da yararlanmak istediği değeri yaratmaya çalışın. Üzerine gururla kendi isminizi yazacağınız ürünler ortaya çıkarın. Bu konuda yardımcı olması açısından “Kar etmenizi sağlayacak iyi iş fikirleri bulma yolları“ başlıklı yazımıza göz atabilirsiniz.