Bahçeşehir Üniversitesi’nin yaklaşık 4 bin kişinin verilerine dayanarak yaptığı araştırmaya göre yüksek lisans başvurusunda bulunanların yüzde 31’i müdür ve asistanlarından oluşuyor. Çalışanlarının yüksek lisans yapmasını en fazla destekleyen sektörler finans ve telekomünikasyon. En çok tercih edilen ise MBA programları. Üniversite sınavları harala-gürele geride kaldı. Hep söylenir ya üniversite diploması almakla bu hengameden kurtulamıyorsunuz. Bir şirkete girmişseniz onun eğitimleri, üzerine yüksek lisans eğitimi, seminerler, outdoor etkinlikleri vs. derken Cem Yılmaz’ın ‘eğitim şart’ esprisi profesyoneller için bir yaşam biçimi halini alıyor.
Yüksek lisans bu silsile içinde şüphesiz en çok tercih edilenlerden biri. Bu alanda çoğu profesyonelin kafasında ‘hangi eğitim?’ sorusu canlanıyor. Çalışanların kendilerini bir marka olarak tasarladıkları iş dünyasında herkesin ortak yoğunlaştığı, nokta farklılığı yaratacak detaylar. Bahçeşehir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün 2 bin yüksek lisans katılımcısıyla yaptığı araştırma, Türkiye’de bu eğitime kimlerin katıldığı, hangi sektörlerden talebin daha çok olduğu ve bu eğitimden neler beklendiğini ortaya koyuyor.
Ara kademe yöneticiler önde
Yüksek lisans eğitimi, kariyerini akademik hayatta sürdürmek isteyenler için zorunlu bir durum. Bir anlamda standart eğitimlerinin bir parçası olduğundan akademisyenler bu programlara en çok başvurulan kişiler olarak ön plana çıkıyor. Bahçeşehir Üniversitesi’nin araştırmasında meslek ve pozisyonlar kriterinde akademisyen ve memurlar yüzde 23.5’lik oranla ilk sırada yer alıyor. Profesyonel hayata bakıldığında ise yöneticiler ve asistanları ön planda. Yüksek lisansa başvuranların yüzde 18’i müdür, yüzde 13’ü asistan, yüzde 10.7’si müdür yardımcısı. Bunları birim sorumlusu (yüzde 8), şef (yüzde 7.7), şirket ortağı (yüzde 7.1) izliyor. Şirket sahipleri, genel müdürler ve genel müdür yardımcıları yüzde 1’lik oranlarda listedeki yerlerini alıyor.
Finans ve telekomünikasyon hızlı
Araştırma, yüksek lisans eğitimini en çok destekleyen sektörler hakkında da ipuçları veriyor. Zira toplam 3 bin 420 başvurunun yüzde 13’ü eğitim, yüzde 11.9’u finans, yüzde 10.7’si ise telekomünikasyon sektörlerinde çalışanlardan oluşuyor. Eğitim sektörünün buradaki açılımı, akademisyenleri işaret ediyor. Çalışan kesim içinde bu üç sektör haricinde bilişim, inşaat, hizmet, ulaşım, basın-yayın, sağlık, gıda, sigorta ve otomotiv sektörleri sırasıyla listede yer buluyor. En az katılım talebi ise turizm sektöründen tespit edilmiş.
Kariyer için isteniyor
Araştırmada yüksek lisans eğitimi almak isteyen 4 bini aşkın başvuru sahibine ‘bu eğitimden ne bekliyorsunuz’ diye sorulmuş. Katılımcıların bin 597’si (yüzde 39.6) ‘çalışma alanımda ilerlemek için’ yanıtını vermiş. Diğer nedenler de buna yakın aslında; yüzde 30.7’si uzmanlaşmak, yüzde 17.5’i akademik kariyer, yüzde 10.8’i ise kişisel gelişim hedefiyle yüksek lisans yapmak istediklerini söylemiş. Bilgi edinme, yüksek maaş beklentisi ve boş zamanların verimli değerlendirilmesi hedefleri ise yüzde 0’a yakın oranlarda hesaplanmış.
Önce iş sonra yüksek lisans
Mutlu Eroğlu/ Nicholson International Türkiye Genel Müdürü Türkiye’de üniversite eğitimi zaten son derece teorik yapılıyor. Çok güncel bilgiler verilmiyor ne yazık ki. Bu nedenle gençlere tavsiyem diplomanın ardından yeni bir teorik eğitime geçmemeleri, araya bir profesyonel deneyim katmalarıdır. Eğer akademik kariyer yapılacaksa üniversitenin hemen ardından yüksek lisans eğitimi elbette gerekli ama hedefiniz iş dünyasında profesyonel kariyer yapmaksa en az iki en çok beş yıl bir şirket deneyimi edinin. İki yıl iş dünyasını görüp yüksek lisans yapan biri, anlatılanları pratik hayatla kıyaslayarak kafasında daha net oturtacaktır. Yüksek lisans yapanların kariyerlerinde fark yaratacaklarına kesinlikle inanıyorum. Özellikle belli bir uzmanlık katacağını kesin. Profesyonel anlamda işletme mastırı hemen her sektörden çalışanın işine yarayacak bir eğitim. Bunun yanında pazarlama, bilgi sistemleri ve insan kaynakları alanlarında yapılacak yüksek lisans da iş hayatında en çok katkı sağlayacak ek diplomalar olarak öne çıkıyor.
Yurt dışında nasıl yapılır?
Yurtdışında yüksek lisans başvurusu için istenen belgeler hemen hemen her ülke için aynı; bir başvuru formu, TOEFL sonucu, not dökümü, diploma, en az iki akademisyenden alınan referans (profesör olması tercih sebebi) ve bu dokümanların yeminli tercümanlarca yapılmış çevirileri gerekiyor. Bu kadarla bitmiyor, birçok sınav yapılıyor. Bu sınavlar yüksek lisans yapmak istediğiniz bölüme göre değişiyor. Örneğin; MBA yani işletme yüksek lisansı yapacaksanız, GMAT adlı bir branş sınavından; mühendislik ve birkaç başka bölümde yüksek lisans yapacaksanız ise GRE adlı bir branş sınavından geçmelisiniz. Sınavlardan alacağınız puanlar okula kabulünüzü etkileyen baş etkenlerden. Yurtdışındaki okulların en iyi taraflarından biri de başvurunuzun kabul edilme ihtimalini hesaplayabilmeniz. Okullar, ne oranda GMAT ve TOEFL sonuçları, ne oranda ortalama istediklerini sitelerinde açıklıyor. Yüksek lisans başvurularında istenen belgelerden biri olan SOP ( Statement of Purpose) yani amaç mektubu. Bu mektup okula kabul için önemli bir kriter. İyi bir İngilizce ile yazılmış, amaçlarınızı oldukça açık ve net biçimde anlatan niyet mektubu, işletme mezunu olmayan ancak işletme yüksek lisansı yapmak isteyen birinin oldukça işine yarayacaktır. Hatırlatılması gereken başka bir konu da başvurularda uluslararası öğrencilerle o ülke vatandaşlarının aynı prosedürlerden geçtiği.
En Çok Tercih Edilen Programlar
- Genel işletmecilik ve MBA programları
- Stratejik pazarlama ve marka yönetimi
- Küresel işletmecilik
- Eğitim yönetimi
- Adalet Hizmetleri