Öncelikle Baybars Altuntaş Hakkında kısa bir bilgi verelim : 1970 İstanbul doğumlu olan Baybars Altuntaş; Boğaziçi Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği Bölümü mezunu. Henüz üniversitede 3. Sınıf öğrencisi iken 1992 yılında Deulcom International’ı kuran Baybars Altuntaş; üniversite 2.sınıf öğrencisiyken 1991 yılında da Türkiye Franchising Derneği’nin kuruluşunu yaparak Türk ekonomi dünyasında çok ses getiren bir çalışmaya imza attı. Henüz üniversite öğrencisiyken geliştirdiği özgün eğitim modeli ile kuruluşunu yaptığı Deulcom International ‘Eurowards En Hızlı Gelişen 3.Türk Markası‘ olarak ekonomi dünyasında yerini aldı.
Yeni Girişimcilere 10 Altın Tavsiye
Girişimciler için yaşamsal öneme sahip bu kuralları pratik hayatta bizzat uyguluyorum. Siz yeni girişimciler de mutlaka faydasını göreceksiniz.
- İşbirlikleri geliştirin: Deulcom’u kurduğumda, şirketin iyi eğitim verdiği hususunda tüketiciyi ikna edebilmek için çeşitli iş birlikleri geliştirdim. İngilizce kurslarını Boğaziçi Üniversitesi, Ticketing kurslarım IATA, tur operatörlüğü kurslarım TÜRSAB ile işbirliği içinde organize ettim. Böylelikle, Deulcom, pazarda yeni bir marka olmasına rağmen çok kısa sürede ciddi bir pazar payı elde etti. Bu yüzden, mutlaka kendi markanızdan daha güçlü markalarla iş birlikleri yapın. Şirketinizin logosunu, bu güçlü logolarla aynı kareye koymanın yollarını arayın.
- Bir gözünüz satışta, bir gözünüz de tahsilatta olsun: Satış yaparak ciro üretirsiniz. Ancak her yaptığınız satış hemen nakde dönmeyebilir. Özellikle hizmet sektöründe hala senetle satış sistemi devam etmektedir. Bu yüzden, yaptığınız satışların tahsilat oranını çok iyi düzenlemeniz gerekiyor. Kasanızda bol miktarda satış faturası ve/veya senet, ancak kasada beş kuruş para yok ise iş yürümez.
- Fiyat kırmayın: Belirli bir fiyat kategorisini yakaladıysanız, kriz zamanlarında hemen fiyatınızı kırmayın. Aksi takdirde toparlamanız zor olur. Ürününüze iyi para vermiş olan bir tüketici, aynı ürünü daha az para veren bir tüketicide gördüğünde, bir daha sizden alışveriş etmez. Daha az fiyat veren tüketici de bir daha ikinci kez sizden ürün alacak bütçesi olmadığı için, sonuçta müşterisiz kalabilirsiniz. Tüketici profilinizi çok iyi tanıyın ve kriz zamanlarında fiyat kırmak yerine ödeme kolaylıkları sağlayın.
- Formülü unutmayın: 7 – 24 – 365! Kendi işinizin sahibi olduğunuzda hafta sonları tatil yapıp hafta içi istediğiniz zaman işe gideceğinizi hayal ediyorsanız yanılıyorsunuz demektir. Kendi işinizin sahibi olduğunuzda haftanın yedi günü, 24 saat, 365 gün işinizin başında olmanız gerekiyor.
- Bardağın dolu kısmına bakın: Girişimciler bardağın dolu kısmına bakmak durumundadır. Bardağın boş kısmına bakan girişimci olamaz. Girişimci olarak attığınız her adımda pozitif düşünmek ve bardağın dolu kısmına odaklanmak zorundasınız. Zaman içinde bu beceriniz artık kişiliğinizin bir parçası olacaktır.
- Hayal kurun, ancak hayalci olmayın: îş fikirlerini geliştirirken hayal kurun. Hedeflerinizi belirlerken hayal kurun. Kendi işinizi kurduktan sonraki yaşamınız ile ilgili hayal kurun. Ancak sakın hayalci olmayın! Hayal kurarken kendinizi şu anda olmayan ancak ileride olabilecek şeylere hazırlarsınız. Hesap kitap yapmadan, kendi hayallerinize herkesten daha fazla inanırsanız hayalci olursunuz. Hayallerinizi insanlarla paylaşın, onları ikna edin. Siz, hayalleriniz gerçeğe dönüştüğünde hayallerinize inanan insan olun. BU konuda geçen haftalarda yazdığım Sağ Beyin – Sol Beyin yazımı mutlaka okuyun.
- Önce Sat! Sonra Harca!: Sermayeniz olsa bile iş modelinizi öyle geliştirmelisiniz ki önce satıp gelen parayla işinizi büyütebilesiniz. Bunun için çevrenizdeki insanların asıl kapasitelerini kullanın. Arkadaşınızın ofisinde kullanmadığı bir masa ve telefon dahi sizin kaderinizi değiştirebilir. Kuruluş aşamasında minimum risk alarak, çevrenizdekilerin kullanmadıkları kapasitelerini kullanarak girişimciliğe adım atın.
- Organik girişimci olun: Heyecanlanmayın, sakin olun, sabırlı olun. Özellikle şirketlerin 40 yaş üzerindeki CEO’ları, beyaz yakalıları hemen gidip şirketlerini kurup patron olmak isterler. Bu arada girişimciliğin doğal süreçlerinde teknik hatalar yaparlar. Girişimci olmayı kafasına koyduğu için pek çok riski görmemezlikten gelirler. Bu tip girişimciler maalesef hafriyat çalışmasına önem vermedikleri için, acele ettikleri için başarılı girişimci kategorisine bir türlü giremezler. GDO’lu girişimci olarak tarif ettiğim bu girişimciler, ekonomimize çok şey kazandırırlar ancak kendileri pek bir şey kazanamazlar.
- Pekmezi Kilis’te olanın sineği Bağdat’tan gelir: İş fikriniz gerçek bir pekmezdir. İş fikriniz ne kadar iyiyse, bu iş fikrinin peşine takılacak daha pek çok girişimci, yatırımcı ortaya çıkar. Sermaye bulmanız hiç zor olmaz. Ancak iş fikriniz iyi değilse, iyi iş modeli de geliştirseniz, detaylı iş planları da hazırlasanız, kişisel özellikleriniz başarılı girişimci olabilmeniz için yeterli de olsa; bu araba gitmez. Bu yüzden, başarılı girişimciliğin püf noktası sermaye değildir, iş fikridir.
- Veren el, alan elden üstündür: Girişimci olduktan sonra artık siz veren elsiniz. Bütün davranışlarınızı buna göre ayarlamanız gerekir. Bu rol, çalışan bir insanın rolünden farklıdır. Bu yüzden, patronsanız patron gibi davranmak durumundasınız. Bu rolün gereğini yerine getiremeyen girişimciler kendi işlerinin çalışanı olurlar, çalıştıranı değil. Bu da girişiminizin kurumsallaşmasını engeller. Delege etmek ve süreci veya sonucu takip etmek, sizin birinci görevinizdir. O işi yapmak sizin göreviniz değildir. Çalışanlarınızın görev sahalarına burnunuzu sokmayın.