Bilginin pratik bir şekilde işlenerek, insanlar için faydalı hizmet biçimlerine dönüştürülmesini sağlayan bilgiye dayalı teknolojiler bilişim olarak adlandırılıyor. Tüketmek yerine üretmeye dayanan bilişim teknolojilerine yapılan yatırımlar ile verimliliğin sağlanması ve rekabet gücünün kazanılması hedefleniyor. Türkiye’de bilişim sektörü biraz gecikmeli olsa da giderek daha önemli bir noktaya geliyor. Özellikle holdingler bu alana büyük yatırımlar yaparken sektörün gelişmesi ile birlikte bu sektöre hizmet sağlayan distribütörler de daha fazla güçleniyor.
Gelecek Vaat Eden Sektör Bilişim
Önümüzdeki on yıl boyunca hangi sektörlerde en fazla büyüme ya da küçülme oranlarına ulaşılması bekleniyor? Bu soru ne şekilde yanıtlanırsa yanıtlansın hepsinin ortak noktasının teknolojinin gaz alıcı bir hızla yükseldiği konusunda birleşeceğini biliyoruz. Bugünlerde yaptığımız ya da deneyimlediğimiz hemen her şeyin merkezinde teknoloji bulunuyor. Buna bağlı olarak da teknolojinin ön planda olduğu sektörler diğerlerine oranla daha iyi performanslar sergiliyorlar.
Türkiye’de 2019 yılında yapılan bilgi ve iletişim teknolojisi harcamalarının 17,1 milyar dolar civarında olduğu öngörülüyor. Yapılan araştırmalar ekonomide yaşanan dalgalanmalara rağmen, dijitalleşmenin tüm kurumlarda önemli yatırımlarla sürdüğünü gözler önüne seriyor. En çok Bilişim Teknolojileri harcaması yapan sektörler arasında finans, üretim, telekomünikasyon, kamu ve perakende geliyor.
Özellikle yılın ikinci yarısından sonra makroekonomik zorlukların etkisinin arttığını belirten International Data Corporation (IDC) Türkiye Ülke Koordinatörü Nevin Çizmecioğulları bu durumun bilgi ve iletişim teknolojileri harcamalarını da etkilediğine dikkat çekiyor. Çizmecioğulları, global harcama ve istihdam tedbirleri ile artan rekabet ve karlılık baskısının yanı sıra yerelde Türk Lirası’nın ABD doları karşısındaki dalgalanması ve hızlı değer kaybının hem kamuda hem özel sektörde faaliyet gösteren kurumların BT yatırımlarını yeniden değerlendirmelerine ya da ertelemelerine yol açtığını dile getiriyor.
Bununla birlikte tüm ekonomik olumsuzluklara karşın, Türkiye pazarında kalıcı bir yer sahibi olmayı hedefleyen ve uzun vadeli düşünen işletmeler teknolojiye yatırım yapmaya devam ediyorlar. Üstelik şirketler için dijital dönüşümün önemi bu belirsizlik ortamında çok daha net bir şekilde ortaya çıkıyor. Ayrıca büyümeye devam eden startup ekosisteminin de katkısı sonucunda siber güvenlik, blockchain, 5G ve robotik süreç otomasyonu gibi yeni teknolojilerde de farklı iş birliklerinin, yeni projelerin ve yatırımların hayata geçirileceği ön görülüyor.
IDC 2019 yılında ülkemizde, telekom servislerinin haricinde kalan BT pazarının 8,3 milyar dolar seviyesine ulaşacağını tahmin ediyor. Donanım ağırlıklı pazar içerisinde en hızlı büyüyen alanlar olarak yaklaşık %3,8’lik yıllık büyüme oranları ile BT hizmetleri ve yazılım alt kırılımları ön plana çıkıyor. Finans sektörü yatırımlarını temelde regülasyon uyumunun sağlanması çerçevesinde şekillendirirken diğer yandan ise blockchain, OPEN API gibi yeni teknolojiler aracılığı ile hem müşteri deneyiminin iyileştirilmesine hem de operasyonel verimliliğe odaklanıyor.
Türkiye’de Bilişime Yön Verecek Temel Eğilimler
İnovasyonun ve işletmeye sağlanan değerin, Türkiye’deki CIO’ların en önemli önceliği haline gelmesi ve gelecekteki BT yatırımları üzerinde etkili olması bekleniyor. Şirketler daha yenilikçi ve çevik bir yapı sergilemek için teknoloji girişimleri ile çok daha üst düzeyde etkileşime girerken robotik süreç otomasyonun, şirketlerin işgücü maliyetini düşürmede ve operasyonel verimliliği artırmada en önemli çözümlerden biri haline geleceği öngörülüyor. Uzmanların tahminlerine göre ilerleyen dönemlerde büyük veri ve analitik alanında fazlalaşan yatırımlar veri mimarisinin önemini ortaya çıkarırken bulut servisleri de sağlamakta oldukları esneklik sayesinde dijital dönüşüm projelerinin en kritik bileşenlerinden biri olması bekleniyor.
Konunun uzmanları buluta yatırım yapan şirketlerin gelecek 5 yıllık süre içerisinde 15 milyar dolar net yeni gelire ulaşabileceğini ve 2020 yılında bulut bilişim ile ilgili 130 bin yeni iş imkanının doğacağını açıklıyorlar. Teknolojiye dayalı meslekler şu anda işgücünün %50’sini oluştururken bu oran önümüzdeki 10 yıl içerisinde %77 olacak. Şu an dünyada bu alanda faaliyet gösteren işverenlerin %45’i ihtiyaç duydukları niteliklere sahip elemanları bulamazken Türkiye özelinde de işverenlerin %66’sı mevcut iş pozisyonlarını kalifiye elemanla doldurmakta zorlanıyorlar.
Dijital Dönüşüm ve Teknolojik Gelişmeler Tüm Dünyayı Etkiliyor
Yapay zekanın, robotikin ve diğer akıllı otomasyon türlerinin hızlı bir şekilde ilerlediğini ve geliştiğini bu sayede sektörde üretkenliğin artmasına, yerin ürünlerle ve hizmetlerle ekonomiye büyük katkı sağladığını biliyoruz. Yazılım sektörü bünyesinde barındırdığı temel yazılım paketleri, hesaplamalar ve öğrenme algoritması gibi uygulamalar dolayısı ile otomasyondan en çok etkilenecek sektörler arasında yer alıyor. Bu nedenle yapay zekadan ve robotik uygulamalarından en üst düzeyde fayda sağlanırken aynı zamanda bu teknolojilerin insan üzerindeki olumsuz etkilerinin en aza indirgenmesi için önleyici politikalar da geliştirilmesi gerekiyor. Bunun yolu ise yeni mesleklerin, iş kollarının, bilgi ekonomisinin ve sosyal girişimciliğin gelişmesinden geçiyor.
Şu anda tüm dünyada büyük bir hızla yaşanan dijital dönüşüme ayak uydurulabilmesi ve bu dönüşümde öncü bir rol üstlenilebilmesi için ilk olarak sektörün ihtiyaçlarının çok iyi bir şekilde analiz edilmesi ve bu alandaki eğitimin niteliğinin en üst noktaya taşınması gerekiyor.
Bilişim Sektörü 2023
Yazılım sektörü; tüm sektörlere hizmet üretebilmesi nedeni ile kalkınmanın lokomotifi olarak görülüyor ve sektörde de güçlü bir rekabet yaşanıyor. CPM Yazılım Yönetim Kurulu Başkanı Recep Palamut yaptığı açıklamada 2023 yılında Türkiye’nin en güçlü on ekonomiden biri olabilmesi için bilişim sektörünün büyüklüğünün 160 milyar dolara ulaşması gerektiğine dikkat çekiyor. Bu hedefe ulaşılabilmesi için 2023 yılına kadar her yıl toplam gelirimizin %6,7, bilişim ihracatımızın ise %13,8 oranında artırılması gerekiyor. Recep Palamut’a göre dünya devleri Türkiye’deki yazılım sektörünü bakir bir pazar olarak değerlendiriyorlar bu nedenle de yerli yazılım firmalarını satın alabilmek için ciddi yatırımları göze alıyorlar. 2023 yılı hedefine ulaşılabilmesi için ise öncelikli alan olarak yazılım sektörünün belirlenmesi ve toplam ihracat rakamlarının artırılması için çaba gösterilmesi gerekiyor.