İnsanlar, yaşamları boyunca birçok deneyim yaşarlar ve bu deneyimler kişiliklerini, inançlarını ve hayata bakış açılarını şekillendirir. Otobiyografi, bir kişinin kendi yaşam öyküsünü anlattığı bir edebiyat türüdür. Otobiyografi, birçok farklı şekilde anlatılabilir.
Bazıları kronolojik bir sırayla olayları anlatırken, bazıları da konulara göre düzenleme yapar. Otobiyografi, yazarın kendinden bahsederken gerçekleri göz ardı etme eğilimi olabilir. Ancak, otobiyografilerin de belirli özellikleri vardır.
Bu yazıda, otobiyografi nedir ve neden önemlidir konularına odaklanacağız. Otobiyografi yazmak, bir kişinin hayatını derinlemesine anlamasına yardımcı olur ve okuyucuları ile bir bağ kurmasını sağlar. Ayrıca, otobiyografi yazmak, kişinin kendine karşı daha dürüst ve empatik olmasına yardımcı olur. Otobiyografi, kişinin yaşam öyküsünü kaydetmenin harika bir yolu olabilir ve gelecekteki nesillere hatıra defteri bırakmanın da bir yoludur.
Otobiyografi yazmak, yazarın yaşamındaki önemli olayları, deneyimleri, zorlukları ve başarıları içeren bir anı defteri oluşturmasını sağlar. Kendinizi ve yaşamınızdaki farklı durumları daha iyi anlayarak, kendinize karşı daha dürüst ve empatik olabilirsiniz. Otobiyografi yazmak, hayatınızın anlamını keşfetmek için başarılı bir yoldur ve insanların kendi hikayelerini anlatmalarına yardımcı olur.
Otobiyografi Nedir ve Neden Önemlidir?
Otobiyografi, bir kişinin kendi hayat hikayesini anlattığı bir yazı türüdür. Otobiyografi, kişinin hayatındaki önemli olayları, deneyimlerini, zorluklarını ve başarılarını içeren bir anı defteridir. Otobiyografi yazmak, kişinin hayatını derinlemesine anlamasına yardımcı olur ve okuyucuları ile bir bağ kurmasını sağlar.
Otobiyografi yazmanın birçok faydası vardır. İlk olarak, otobiyografi yazmak, kişinin kendini daha iyi tanımasına yardımcı olur. Hayatınızın önemli anlarını yazarken, kişisel deneyimlerinizin etkisini ve önemini daha iyi anlarsınız. Kendinizi ve yaşamınızdaki farklı durumları daha iyi anlayarak, kendinize karşı daha dürüst ve empatik olabilirsiniz.
İkinci olarak, otobiyografi yazmak, anılarınızı kaydetmenize yardımcı olur. Yaşlandıkça, bazı anılarınızın unutulması doğal bir süreçtir. Otobiyografi yazmak, hayatınızın önemli anlarını kaydederek, gelecek nesillere bırakabileceğiniz bir hatıra defteri oluşturmanıza yardımcı olur.
Üçüncü olarak, otobiyografi yazmak, hayatınızın anlamını keşfetmenize yardımcı olur. Geçmişteki deneyimleriniz, kim olduğunuzu, nelerden hoşlandığınızı, ne istediğinizi ve neleri başarmak istediğinizi belirlemenize yardımcı olabilir. Otobiyografi yazmak, hayatınızın amacını keşfetmenize ve daha mutlu bir yaşam sürmenize yardımcı olabilir.
Sonuç olarak, otobiyografi yazmak, kişinin kendi hayatını ve geçmişini anlamasına, anılarını kaydetmesine ve hayatının anlamını keşfetmesine yardımcı olan bir yazı türüdür. Otobiyografi yazmak, gelecek nesillere bir hatıra defteri bırakmak için de harika bir yoldur. Otobiyografi yazmak, hayatın anlamını keşfetmek için başarılı bir yoldur ve insanların kendi hikayelerini anlatmalarına yardımcı olur.
Otobiyografi Yazarken Neler Dikkate Alınmalı?
Otobiyografi yazarken, bazı noktalara dikkat etmek önemlidir. Bir kişinin kendi hayatını yazması, heyecan verici ve öğretici olabilir, ancak doğru şekilde yapılmadığında da hayal kırıklığı yaratabilir. Otobiyografi yazarken, bazı noktalara dikkat ederek, yazınızın kalitesini artırabilirsiniz.
İlk olarak, otobiyografi yazarken dürüst olmak önemlidir. Geçmişteki deneyimlerinizin bazıları acı verici olabilir ve bu nedenle bazı insanlar bu deneyimleri göz ardı etmeye çalışabilir. Ancak, otobiyografi yazmak, kişinin kendisine karşı dürüst olmasını gerektirir. Anılarınızı gerçekçi bir şekilde anlatmak, okuyucularınızın size olan güvenini artırır.
İkinci olarak, otobiyografi yazarken, hatıralarınızı doğru bir şekilde hatırlamak önemlidir. Hafıza, zamanla güçsüzleşebilir ve bazı detayları unutabilirsiniz. Bu nedenle, otobiyografi yazarken hatıralarınızı doğru bir şekilde hatırlamak için kaynaklardan yararlanabilirsiniz. Örneğin, fotoğraflar, günlükler veya arkadaşlarınız ve ailenizden yardım alabilirsiniz.
Üçüncü olarak, otobiyografi yazarken, okuyucularınızı dikkate almak önemlidir. Okuyucularınızı anlamak, onlara doğru bir şekilde hitap etmenizi ve hayatınızın anlatımını daha etkili hale getirmenizi sağlar. Ayrıca, otobiyografi yazarken, yazınızın okuyucular için ilginç ve anlaşılır olmasına özen göstermelisiniz.
Sonuç olarak, otobiyografi yazmak, kendinizi keşfetmenin ve hayatınızın anlamını keşfetmenin harika bir yolu olabilir. Otobiyografi yazarken, dürüstlüğü, hatıralarınızı doğru bir şekilde hatırlamayı ve okuyucularınızı dikkate almayı unutmamalısınız. Otobiyografi yazmak, kendinizi ifade etmek için harika bir yoldur ve hayatınızı anlamaya yardımcı olabilir.
Çok Bilinen Otobiyografi Örnekleri
Dünya edebiyatında öne çıkan ve klasik haline gelmiş otobiyografi türünde birçok kitap bulunmaktadır. Bu kitaplar sadece çok sattıkları için sanatsal değerleri için bu noktalara gelebilmiştir. Kişilerin hayatını okumak ve farklı birinin gözlerinden dünyayı görmek aynı zamanda yeni bakış açılarını kazanmaya da yardımcı olmaktadır.
David Copperfield – Charles Dickens
Tam adı Blunderstone Rookery’nin Genci David Copperfield’in Kişisel Hayatı, Maceraları, Deneyimi ve Gözlemi olan kitap 1850 yılında yayımlandı. Bu kitapta David Copperfield’in hayatı birincil kişi olarak ele alınmaktadır ve kendisinin orta yaşa kadar hayatındaki maceraları, arkadaşları ve düşmanları anlatılmaktadır. Bu macera David Copperfield’in çocukluktan yetişkinliğe olan yolcuğunda hayatına giren ve çıkan insanlar ile kişisel gelişiminin evrelerini anlatmaktadır.
David Copperfield büyük bir klasik ve Charles Dickens sanatının zirvesi olarak kabul edilmektedir. Charles Dickens’in sekizinci kitabı olan David Copperfield’da Dickens’in kendi hayatına dair bazı noktalarda bulunmaktadır ve bu kitap Dickens’in kendi kitapları arasında en sevdiğidir. Dickens bu kitabın 1867 basımının ön sözünde “Her ailedeki gibi benim kalbimde de en sevdiğim çocuğun kalbi var ve onun adı David Copperfield” cümlesini eklemiştir.
Çocukluk – Lev Nikolayeviç Tolstoy
Savaş ve Barış, Anna Karenina ve Diriliş gibi dünya klasikleri arasında sayılan önemli kitaplarının yazarı olan Tolstoy’un yazdığı yarı otobiyografi özellikleri taşıyan kitabı Çocukluk, kendi üçlemesi olan Çocukluk, İlk gençlik ve Gençlik üçlemesinin ilk kitabıdır. 1852 yılında Rusya’nın popüler edebiyat dergisi The Contemporary’de adının baş harfleri olan L.N. adıyla yayınlanan kitabı Tolstoy 23 yaşındayken yazmıştır.
Kitap anında büyük başarıya ulaşır ve aralarında Ivan Turgenev’inde bulunduğu birçok Rus yazardan büyük övgüler alır. Turgenev bu kitabından sonra Tolstoy’u Rus Edebiyatı’nın yetişmekte olduğu büyük isimlerinden biri olduğunu belirtmiştir. Çocukluk genç bir erkek olan Nikolanka’nın iç yaşamanı keşfetmesini konu almaktadır ve Rus edebiyatında dışavurumculuk türünde yazılmış kitaplardan bir tanesidir. Anlatıcı kitapta gerçeği, kurguyu ve duyguları, çocuğun ruh halini ve tepkilerini vermek için harmanlamaktadır.
John Barleycorn – Jack London
John Barleycorn, Jack London’ın alkol almak konusundaki eğlencesini ve alkoliklikle yaptığı mücadeleleri anlatmaktadır. 1913 yılında yayınlanan kitabın adı ise İngiltere’nin folk şarkısı John Barleycorn’dan gelmektedir.
John Barleycorn, Jack London’ın alkolle kurduğu dostluğa verdiği isimdir. Kitapta maskülenlik ve erkekler arası arkadaşlık yer almaktadır. London bu kitapta alkol ile olan hayat tecrübelerini ve hayatının geniş çapta farklı dönemlerini anlatmaktadır.
Bu dönemlerin arasında genç bir denizciyken başından geçenler ve başarılı bir yazar olarak zengin olduktan sonraki dönemi de bulunmaktadır. Alkol bu dönemlerde önemli bir rol oynamaktadır. Kitapta alkolün sosyalleşmeyi nasıl kolaylaştırdığı aynı zamanda bağımlılık yapıcı etkisi ve sağlığa olan zararları anlatılmaktadır. London, alkolün etkilerinin hem optimistik hem de pesimistik yanlarından söz ederken aynı zamanda bir erkek olurken gelişmesinde nasıl yardımı olduğunu gözler önüne sermektedir.
Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi – James Joyce
Modern tarzda bir Künstlerroman olarak yazılan Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi, bu dalın klasikleri arasında kabul edilmektedir. Kitap genç Stephen Dedalus’un dini ve entelektüel uyanışının izlerini takip etmektedir.
Kitabın karakteri Stephen Dedalus aslında James Joyce’un alter egosudur. Stephen büyüdüğü Katolik ve İrlanda teamüllerini sorgular ve bunlara karşı çıkar. Bu Stephen’in İrlanda’dan Avrupa’ya olan kendi iç sürgününe neden olur.
Joyce’un bu kitapta kullandığı anlatım tekniğinin daha mükemmel hali Ulysses ve Finnegans Wake kitabında karşımıza çıkmaktadır. Portre hayatına 1904 yılında Stephen Hero ile başlar. 63 bölüm olması planlanan bu otobiyografik kitap realizm tarzındadır.
25 bölüm sonra 1907 yılında Joyce, Stephen Hero’yu terk eder, temaları ve baş karakter üzerinde yeniden çalışır. Sıkı realizm ile beraber okuyucunun Stephen’ın gelişen bilincine daha iyi adapte olabilmesi için serbest dolaylı anlatım da yer almıştır.
Cennetin Bu Yakası – F. Scott Fitzgerald
1920 yılında yayımlanan kitap F. Scott Fitzgerald’ın ilk kitabı olma özelliğini taşımaktadır. Kitapta Birinci Dünya Savaşı sonrası gençliğin hayatı ve ahlakı işlenmektedir. Kitabın baş karakteri Princeton Üniversitesi’nde çekici bir öğrenci olan ve edebiyat ile ilgilenen Amory Blaine yer almaktadır. Kitap aşk ile sarmalanmış bir aç gözlülük, statü arayışını anlatmaktadır ve ad Rupert Brooke’un Tire Tahiti adlı şiirinden gelmektedir.
Bu kitap Scott Fitzgerald’ın aynı zamanda Zelda Sayre ile evlenmesini sağlamıştır çünkü Zelda, evlenmek için kitabın yayınlanmasını şart koşmuştur. Kitabın karakteri Blaine ile Fitzgerald’ın hayatında birçok benzerlikler bulunmaktadır. Her ikisi de orta batı doğumludur, Princeton’a katılmıştır, aşk hayatında zorluklar çekmiştir ve askere katılmıştır.
Silahlara Veda – Ernest Hemingway
Ernest Hemingway’in 1929 aylında yayımlanan kitabı Birinci Dünya Savaş’ında İtalya’da geçmektedir. Kitabın baş karakteri Frederic Henry, İtalya Ordusu’nda ambulans sürücüsü olan bir teğmendir. Kitabın adı ise George Peele’in 16 yüzyılda yazmış olduğu bir şiirden gelmektedir. Kitap, Birinci Dünya Savaşı’nın arka planında eski sürgün Henry ile İngiliz hemşire Catherine Barkley’nin aşk hikayesini anlatmaktadır.
Bu kitabın yayımlanması ile beraber Ernest Hemingway, modern Amerikan edebiyatındaki yerini sağlamlaştırmıştır. Silahlara Veda aynı zamanda Hemingway’ın çok satanlar listesine girmiş ilk kitabıdır. Kitap, Hemingway’ın Birinci Dünya Savaşı’nda İtalya’da yaşadığı deneyimleri anlatmaktadır.
Catherine Barkley karakteri aslında Hemingway yaralandıktan sonra onu Milan’da bulunan bir hastanede iyileştiren Agnes von Kurowsky’dir. Hemingway, Kurowsky ile evlenmeyi planlamıştır ancak Amerika’ya döndükten sonra Kurowsky, Hemingway’i reddetmiştir.
Malcolm X’in Otobiyografisi – Malcolm X
1965 yılında insan hakları aktivisti Malcolm X ile gazeteci Alex Haley’in beraber çalışmasıyla ortaya çıkan Malcolm X olarak da bilinen Malcolm X’in Otobiyografisi, Malcolm X ile Alex Haley’nin 1963 ile 1965 yıllarında yaptıkları röportajlar ile ortaya çıkmıştır. Kitap aynı zamanda Malcolm X’in siyahi ulusalcılığını ve pan-Afrikanizm felsefesini anlatmaktadır.
Kitap annesinin hamileliği ile başlamaktadır. Bu yönüyle Malcolm X’in hayatının bir muhasebesi gibidir. Ünlü aktivistin babasının şüpheli ölümü, annesinin akıl hastanesine yatırılması, Malcolm X’in altı buçuk yıl boyunca organize suç örgütlüğünden hapis yatmasını anlatmaktadır.
Malcolm X kitabını bitiremeden New York’taki Audubon Ballroom’da 1965 yılının Şubat ayında suikaste kurban gitti. Yardımcı yazarı Alex Haley, X’in son günlerini de kitaba ekledi. Haley’in X hakkındaki kişisel görüşleri de kitabın ön sözünde yer almaktadır.
Kafesteki Kuşun Şarkısı – Maya Angelou
1969 yılında yayımlanan Kafesteki Kuşun Şarkısı, Amerikalı yazar ve şair Maya Angelou’nun hayatının erken dönemlerini anlatmaktadır. Yedi kitaplık bir serinin ilk kitabı olan Kafesteki Kuşun Şarkısı bir karakterin gücünün ve edebiyat aşkının ırkçılığın ve travmanın üstesinden gelmesinde nasıl yardımcı olduğunu anlatıyor.
Kitap, üç yaşındaki Maya’nın ve abisinin büyükannesi ile birlikte yaşaması için Arkansas’ın Stamps şehrine gönderilmesiyle başlıyor ve Maya’nın 16 yaşında anne olmasıyla bitiyor. Kafesteki Kuş ile Maya’nın ırkçılığın ve aşağılık kompleksinin bir kurbanından kendini koruyabilen onurlu genç bir kadına dönüşümü görülüyor. Kafesteki Kuşun Şarkısı aslında kurgusal otobiyografi türünde bir kitap. Çünkü Maya Angelou bu kitabı yazarken kurguda çok yaygın olan tematik gelişimi ve diğer teknikleri kullanıyor ancak karakterlerin kritik görüşlerini de yansıtarak otobiyografiden uzaklaşmıyor.
Sevgili – Marguerite Duras
1984 yılında yayımlanan Marguerite Duras’ın Sevgili adındaki kitabı 43 dile çevrildi ve 1984 yılında Prix Goncourt ödülüne layık görüldü. Ayrıca 1992 yılında aynı isimli bir filme adapte edildi. Fransız Çinhindi’nde geçen kitap ekonomik olarak ailesine ve Çin kökenli Vietnamlı zengin bir adama bağlı olan genç bir kızın gizli aşkının samimiyetini ve zorluklarını anlatıyor.
1929 yılında 15 yaşındaki isimsiz kız ailesiyle ile tatilden Sa Dec şehrindeki evlerine dönerken Mekong Deltasındaki bir deniz yolculuğunda geçiyor. Kız bu yolculukta 27 yaşında çok zengin Çinli bir iş adamının oğlu ve veliahdı olan genç bir erkeğe aşık oluyor. Manik depresif, dul ve iflas etmiş olan bir kadının kızı son derece gerçekçi ve zorlu dünyada kendi yolunu çiziyor. Duras, Sevgili isimli kitabını, soy adını hiç açıklamadığı Leo isimli Çinli bir adamla tanıştıktan 55 yıl sonra 70 yaşındayken yazıyor.
Oğlan – Roald Dahl
Aralarında Dev Şeftali, Çarli’nin Çikolata Fabrikası eserlerin de bulunduğu çocuk klasikleri yazarı Roald Dahl’ın 1984 yılında çıkan kitabı Oğlan, Dahl’ın dünyaya gelişiyle başlıyor. Dahl bu kitabında okuldan ayrılışını, 1920 ve 30’lu yıllarda İngiltere’nin hayat koşullarını, dönemin eğitim sistemini ve onu yazarlık kariyerine sürükleyen çocukluk deneyimlerini anlatıyor.
Kitap Dahl’ın Royal Dutch Shell’deki ilk işe girişiyle son buluyor. Dahl’ın otobiyografisi 1986 yılında çıkardığı Going Solo kitabıyla devam ediyor. Oğlan’ın devamı olan bu kitapta ise Dahl, Afrika’da yaşadıklarını, Shell’deki iş hayatını ve İkinci Dünya Savaşı’nda nasıl pilot olduğunu anlatıyor. 2008 yılında çıkan More About Boy kitabı ek hikayeler, mektuplar ve fotoğraflar ile beraber Oğlan’ın orijinal metnini ve çizimlerini içeriyor.
Shantaram – Gregory David Roberts
2003 yılında yayımlanan Avustralyalı banka soyguncusu ve eroin bağımlısı Gregory David Roberts’ın Avustralya’daki Pentridge Hapishanesi’nden Hindistan’a kaçmasını konu alıyor. Kitap aynı zamanda Bombay şehrindeki günlük yaşamı da derinlemesine ele alıyor. 1978 yılında silahlı soygundan 19 yıl hapis cezası alan Roberts iki yıl sonra Victoria’da bulunan Pentridge Hapishanesi’nden güpegündüz kaçarak sonraki 10 yıl boyunca Avustralya’nın en çok aranan adamı haline geliyor. Kitapta Lindsay, sahte pasaport ile Bombay’a geliyor.
Yeni Zelanda’dan Almanya’ya kaçışın bir durağı olan Mumbai’de kalmaya karar veren Lindsay, burada ona rehberlik edecek olan Prabaker isimli biriyle tanışıyor. Daha sonra Prabaker’ın doğduğu köy olan Sunder’e giden ikili bir süre burada kalıyor. Prabaker’in annesi Lindsay’in doğasında barışçıl bir mutluluk olduğu için ona kendisi gibi bir Maharashtrian adı veriyor. Tanrının barışının vücut bulmuş hali anlamına gelen Shantaram, Lindsay’in yeni ismi oluyor.
Shantaram, çıktıktan sonra yaşanan olayların kanıtlanamadı ve doğruluğunun tartışılır olmasından dolayı çok eleştiri almıştır. Hatta Roberts bazı olayların çevresindeki insanların başına geldiğini ve bazı insanlarında tamamen kurmaca olduğunu daha sonradan itiraf etmek zorunda kalmıştır.
Küçük Kadınlar – Louisa May Alcott
1868 ve 1869 yıllarında iki cilt olarak yayınlanan Küçük Kadınlar kitabı Meg, Jo, Beth ve Amy isimli dört March kardeşinin hikayesini anlatmaktadır. Bu kardeşlerin çocukluktan kadınlığa adım atma yolculukları yazar ve üç kardeşinin yaşadıklarından yola çıkmaktadır.
Birçok kişi Küçük Kadınları otobiyografi ya da yarı-otobiyografi olarak tanımlamaktadır. Kitap dört ergen kız ve anneleri Marmee’nin Massachusetts’deki fakir yaşamlarını konu almaktadır. Bu kızların papaz olan babaları ise evlerinden kilometrelerce uzakta Amerikan İç Savaşı’ndadır.
Evdeki beş kadın ilk defa onsuz bir Noel geçirecektir. Kızlardan büyük olanları Meg ve Jo çalışarak aileye yardımcı olmaktadır. Küçük kardeşler Beth ve Amy ise hala okula gitmek zorunda olan çocuklardır.
Look Homeward, Angel – Thomas Wolfe
1929 yılında yayımlanan kitap Thomas Wolfe’nin ilk kitabıdır. Kitaptaki karakter Eugene Gant’ın genel olarak Wolfe’nin hayatının bir yansıması olarak kabul edilmektedir. Kitap Eugene’nin babasının hayatının erken dönemlerine kadar gitse de çoğunluk Eugene’nin 1900 yılındaki doğumundan, ailesinin yanından ayrıldığı 1919 yılına kadar olan olayları konu almaktadır.
Toplamda 40 bölüm olan kitap 3 ana bölüme ayrılmıştır. İlk 90 sayfası Gant’ın ailesinin yaşamını ve biyografilerini konu almaktadır. Bu karakterlerin hayatları da Wolfe’nin kendi ailesinin hayatına oldukça benzemektedir. Kitaptaki hikayede Wolfe’nin doğup büyüdüğü Nort Carolina’nın Asheville şehrinin kurgu haline getirilmiş olan Catawba, Altamont şehrinde geçmektedir.
A Voice Through A Cloud – Delton Welch
Denton Welch’in A Voice Through a Cloud isimli kitabı kendisinin yazar olmasını sağlayan ciddi bir kazayı ve sağlığındaki uzun vadeli etkilerini anlatıyor. Kitap onun bir sanat öğrencisiyken geçirdiği bisiklet kazasıyla başlıyor. Daha sonra hastanede ve evdeki iyileşme sürecindeki deneyimler ise olayları takip ediyor.
Kitap, Welch 1948 yılında 33 yaşındayken hayatını kaybettiğinde hemen hemen tamamlanmış durumdaydı. Welch, sağlığının giderek kötüleşmesi nedeniyle kitabını bitirmek için çok fazla çalıştı ancak kitabının tamamlandığını göremedi. Kitabın ismi ise anlatıcının kazadan sonraki ilk bilinçli deneyiminden geliyor.
“Büyük bir ıstırap ve hastalık bulutunun içinden bir ses duydum… Hakkımdaki her şey sersemletici ve parçalara ayrılıyor gibiydi. Tüm vücudum acı içinde bağırıyordu…”
Otobiyografi Yazmanın Faydaları Nelerdir?
Otobiyografi, bir kişinin kendi yaşam öyküsünü anlattığı bir edebiyat türüdür. Otobiyografiler öznel olduğundan, yazarın kendinden bahsederken gerçekleri göz ardı etme eğilimleri de olabilir. Ancak, otobiyografilerin de belirli özellikleri vardır. Otobiyografilerde yazar, kendi yaşam öyküsünü belirli bir zaman diliminde anlatırken, eserin otobiyografik niteliği korunur.
- Otobiyografi yazmak, birçok fayda sağlar. İlk olarak, otobiyografi yazmak, yazarın kendini ifade etmesine yardımcı olur. Yazar, öz yaşam öyküsü anlatırken, duygularını ve düşüncelerini serbestçe ifade edebilir. Otobiyografi yazmak, yazarın kendini keşfetmesine yardımcı olur ve daha iyi bir kişisel anlayış sağlar.
- İkinci olarak, otobiyografi yazmak, bir kişinin öz yaşam öyküsünü anlatması için harika bir fırsattır. Otobiyografi yazmak, yazarın yaşamındaki önemli anları hatırlamasını ve kaydetmesini sağlar. Otobiyografilerde yazar, kendini ve yaşamını bir başka açıdan görme fırsatı elde eder.
- Üçüncü olarak, otobiyografi yazmak, tarihsel bir belge olarak da hizmet eder. Otobiyografiler, yazarın yaşadığı dönem hakkında bilgi sağlar ve bu nedenle zaman zaman araştırmacılar tarafından kullanılır. Otobiyografi yazmak, kişinin kendisi hakkında bilgi edinmesinin yanı sıra, gelecekteki nesiller için bir hatıra defteri oluşturmanın harika bir yoludur.
Sonuç olarak, otobiyografi yazmanın birçok faydası vardır. Otobiyografiler öznel olmasına rağmen, yazarın kendi yaşam öyküsünü anlattığı için, okuyucular için ilginç ve etkileyici olabilir. Otobiyografi yazmak, bir kişinin kendini ifade etmesine, yaşamını anlamasına ve hatıralarını kaydetmesine yardımcı olur.