İnsan sosyal bir varlıktır, üstelik sosyal olması onun kaçınılmazıdır. Yeryüzüne hükmetme çabaları başlamadan çok çok öncelerden bu yana insanlar hayatta kalabilmek için başka insanlara ihtiyaç duyar. Eskiden avlanmak, barınmak ve korunmak amacıyla kurulan sosyal ilişkiler günümüzde evrilse de sosyalleşmek için gerekli temel yöntem özünü korumuştur.
İnsanlar var olabilmek için “iletişim kurmak” zorundadır. Geçmişten bu yana insanlar iletişim kurmak için birçok farklı yöntem, araç ve teknoloji kullanmışlardır. Kimi zaman birbirlerini uyarmak, kimi zaman “ben de buradaydım” demek, kimi zaman bilgi birikimini aktarmak için iletişimin en ilkel yöntemlerine başvurmuşlardır. Bizim kullandığımız iletişim araçlarının temellerinin atıldığı o dönemlere geri dönüyoruz ve sizlere insanlık tarihini değiştiren iletişim araçları hakkında şaşırtıcı bilgiler vermek istiyoruz.
İletişim Nedir? Neden Önemlidir?
İletişim, farklı yöntemler kullanılarak başkalarına bilgi aktarma yeteneği olarak tanımlanabilir. Tarih boyunca insanlar ihtiyaçlarını karşılamak ve değişen ihtiyaçlarına yanıt bulmak için iletişim yöntemleri geliştirmişlerdir. En çok verim aldıkları yöntemler günümüze evrilirken getirisi düşük olanlar tarihe karışmıştır. İnsanlar, yaşadıkları koşullar ve onları çevreleyen dünyaya göre geliştirdikleri iletişim yöntemlerini nesiller boyu devam ettirerek bilgi birikimini sağlamış, hayatta kalmış ve dünya üzerindeki varlığının köklerini derinleştirmiştir. Bu nedenledir ki iletişim, doğası gereği insan varoluşundan ayrı tutulmamıştır.
İnsanlık Tarihini Değiştiren İletişim Araçları
Taş Devrinde Mağara Resimleri
Taş Devrinde Mağara Resimleri
Bir zamanlar dünya bizim bildiğimizden çok daha genç ve farklıydı. Şu an okuduğunuz bu yazının henüz yazılmasının mümkün olmadığı zamanlarda iletişim kurulması ve mesaj verilmesi için resimler yapılıyordu. Mağara duvarına ilkel aletlerle çizilen resimler ile mağaraya gelenlere bilgi aktarımı sağlanabiliyordu. Duygu ve düşüncelerini ifade etmek için henüz konuşmayı dahi bilmeyen ilkel bir topluluk içgüdüsel olarak mağara duvarlarına vahşi hayvan figürleri ve avlanma ile ilgili resimler çizerek iletişim kuruyor, başkalarını uyarıyor ve dünya kültürel mirasının temellerini oluşturuyordu.
Dumanla Haberleşme
Dumanla Haberleşme
Uzak mesafelerdeki kişilerle iletişim kurulmasını sağlayan en eski yöntem dumanla haberleşmedir. Başkalarını tehlikelerden haberdar etmek, bir araya gelme çağrısı yapmak ya da en son haberleri karşı tarafa aktarmak için kullanılan dumanla haberleşme yöntemi Kuzey Amerika’da yerli kabileler tarafından sıklıkla başvuruluyordu. Dumanla haberleşerek birkaç saat içerisinde 300 mil uzaklığa etkin bir şekilde haber gönderilebiliyordu. Aslına bakılırsa, dumanla haberleşmeyi kullanan kabilelerin hala varlığını sürdürdüğü biliniyor. Dolayısıyla dumanla haberleşme en klasik ve geçerliliğini koruyan iletişim yöntemlerinden biri olmayı sürdürüyor.
Çan
Çan
Orta Çağ hikayelerinin konu alındığı yapımlarda hepimiz dikkat etmişizdir, tehlike anlarında büyük bir çan çalınır ve çan sesinin ulaştığı her yerde hummalı bir koşuşturma başlar. Özel kutlamalarda ya da savaş zamanlarında çan ile iletişim kurmak en çok tercih edilen iletişim yöntemlerinden biriydi. Hal böyle olunca iletişim araçları listemizde de çan hak ettiği yeri aldı.
Yazı Bulunuyor
Mısır Yazıtları
MÖ 3000’li yıllara geldiğimizde insanlık tarihi için çok ama çok önemli bir gelişme yaşanıyor ve işte o andan itibaren tüm iletişim yöntemleri ile birlikte insanlık da yeni bir döneme giriyor. Mısırlılar tarafından bulunan insan, hayvan ve eşya şekillerinden oluşan özel bir alfabe yani hiyeroglif adı verilen yazı sistemi iletişime bakış açısını değiştiriyor. Mısır’da, Mezopotamya topraklarında ve Çin’de (oldukça fazla zaman aralıkları ile) yazı kullanılmaya başlıyor. Yazının iletişim yöntemlerini tamamen değiştirmeye başladığı bu dönemde tek sorun mesafeler oluyor. Peki ya bu sorun nasıl aşılıyor?
Posta Güvercinleri ile İletişim Kuruluyor
Posta Güvercin
Hem geçmiş dönemlerde hem de I. ve II. Dünya Savaşları döneminde kullanılan posta güvercinleri ile iletişim sağlanabiliyordu. Yazının bulunması ile birlikte hızlı ve güvenli iletişim kurmak isteyen kişilerin vazgeçilmezi olan posta güvercinleri sayesinde en kapsamlı haberler yazılı olarak hedef kişilere iletilebiliyordu. Eski Roma İmparatorluk döneminde Julius Caesar tarafından da kullanılan güvercin ile haberleşme yöntemi özellikle krallıklar döneminde sıklıkla tercih ediliyordu. Posta güvercinleri mantığı ile tercih edilen bir diğer iletişim yöntemi de ulak kullanmaktı. Aldıkları mesajı ilgili kişiye uzun yollar kat ederek ileten ulaklar savaşların ve toplumların kaderini belirlemiştir. Ancak haber yolunda türlü risklerin bulunması ve güvenlik tehditleri ulak ile haberleşmeyi kritik zamanlarda geçersiz bir iletişim yöntemi olarak sınıflandırmıştır.
Gazete ile Kitlesel İletişimi
Gazete
Yıl 1605’i gösterdiğinde iletişimin temellerini değiştirecek bir yenilik yapılıyor ve gazete kitlesel iletişim araçları arasındaki yolculuğuna başlıyor. Kağıt üzerine basılı ilk gazete 1605 yılında Johann Carolus tarafından yayımlanıyor, 1622 yılında İngiltere’de ortaya çıkıyor. Daha sonra dünyanın farklı bölgelerine yayılan gazete ile iletişim yöntemi sonrası toplumsal farkındalık kavramı da destekleniyor.
Dergi ile 1672 Yılında Tanıştık
Günümüzde de kullanılan ve kültürü süregelen dergi, dünya sahnesine ilk kez 1672 yılında girmiştir. Ancak bu dergi tüm kamuoyunun ilgisini çekebilecek nitelikteki ilk dergi olma özelliği taşır. 1672 yılının Mart ayında Fransa’nın Paris kentinde çıkarılan dergiyi 1692 yılının Ocak ayında İngiltere’de basılan The Gentleman’s Journal takip etmiştir.
Dünyayı Değiştiren İletişim Araçlarından Biri: Telgraf
Telgraf
İlk kez 1792 yılında Claude Chappe tarafından ortaya atılan telgraf sistemi iki merkez arasında işaretlerin yardımıyla yazılı bilgi ve belgelerin iletimini sağlayan bir telekomünikasyon yapısı olarak tanımlanabilir. Elektrik sinyallerinin yardımıyla yazılı bilgilerin farklı kodlar kullanılarak gönderilmesini mümkün kılan telgraf sistemi çok gizli ve kritik öneme sahip bilgilerin ilgili adrese gönderilmesi konusunda çığır açmıştır. İlk telgraf sistemlerinde dakikada 15 kelimenin iletilmesi mümkünken zaman içerisinde bu hız arttırılmıştır. 1831 yılında Joseph Henry elektrikli telgrafı yapmıştır. 1836 yılında Samuel Morse, Mors alfabesini bulmuş ve 1843 yılında ise ilk uzun mesafeli telgraf hattını inşa etmiştir.
Telgraftan Sonra Daktilo
Daktilo
Telgraf fikrinin ortaya atılmasından sonra Wiliam Austin Burt daktilonun ilk patentini almıştır. 1829 yılında alınan patentin ismi tipograf olarak kayıt edilmiştir. Gerçek anlamda ilk daktilo ise 1868 yılında Cristopher L. Sholes tarafından yapılmıştır. Basılacak harflerin metal çubukların ucunda bulunduğu bu daktilo 1872 yılında Remington markası tarafından seri üretilmeye başlanmıştır. Zaman geçtikçe daktilo teknolojilerinde de değişiklikler yaratılmaya çalışılmıştır. 20. Yüzyılın başlarında elektrik enerjisi ile çalışan daktilo prototipleri üretilmiştir. Elektrikli daktilo üreticisi firmalar içerisinde International Business Machine yani IBM de bulunuyordu.
“Alo” Devri Başladı
Alo
Alexander Graham Bell tarafından 1876 yılında telefon icat edildi ve insanların iletişim kurabilme imkanları bir anda hızlı bir yükselişe geçti. Çevirmeli telefonların takip ettiği iletişim devri sürecini ses kaydı yapabilen yeni araçların keşfi takip etti. Birbirlerinden çok çok uzakta bulunan kişilerin dahi görüşebilmesine zemin hazırlayan bu buluş sayesinde ticari ilişkiler, kültürlerarası etkileşimler ve dolayısıyla sosyal gerçeklik değişmeye başladı.
Radyo Bulundu
Radyo
İnsanlığın teknoloji ve bilim alanlarında büyük gelişmelere tanıklık ettiği bir dönemde, Guglielmo Marconi tarafından radyo icat edilmiştir. Radyo dalgalarının, telgrafın ve telefonun icat edilmesinin ardından yapılan çalışmaların bir ödülü olarak değerlendirilen radyo ile birlikte iletişim algısı bir üst noktaya taşınmıştır. Yayınlar yapılmaya ve kitlelere haberler ulaştırılmaya başlamıştır.
Ve Nihayet Televizyon…
Televizyon
Televizyon, dünyayı değiştiren bir iletişim aracıdır. Radyodan sonra geliştirilen televizyon sayesinde çok geniş kitlelere hitap etmek mümkün hale gelmiştir. İskoçyalı John Logie Baird tarafından icat edilen televizyon, kıtalar arası ses ve görüntü transferi yaparak yeni bir dönemi, yepyeni endüstrileri ve sektörleri yaratmıştır.
Faks Makinesi İcat Edildi
Faks Makinesi
Televizyonun icat edildiği 1923 yılından bir sene sonra yeni bir icat daha yapıldı. Faks makinesi özellikle iş dünyasının işlerini o kadar kolaylaştırdı ki kullanımından günümüzde dahi henüz tam anlamıyla vazgeçilemedi. Geçmişte icat edilen, alternatifi bulunan ama hala kullanılan iletişim aracı olarak bilinen faks makinesinin icadını ilk bilgisayarın yapılması yine de gölgede bırakmayı başardı.
1947 Yılında Eniac İcat Edildi
Eniac
Telgraf, telefon, radyo, televizyon ve faks makinesi ile insanlık için iletişim kavramı değişime uğradı. Tam da kimi yerlerde teknolojik olarak daha neler yapılabilir gibi dar bir görüş hüküm sürerken 30 ton ağırlığındaki ilk bilgisayar icat edildi. 167 metrekarelik bir alanı kaplayan Eniac, bugünkü bilgisayarların atasıdır. İlk elektronik veri işleme kapasitesine sahip olan ve elektrikle çalışan bu bilgisayar II. Dünya Savaşı sırasında yapılan en önemli icatlardan biridir.
Hoş Geldi PC’ler
PC
Eniac vardı ancak herkes haliyle bu devasa işlemciye erişemiyordu. Her evde bir Eniac bulunması fikri bilim insanlarını harekete geçirdi ve bilgisayarlar küçültülmeye başlandı. IBM çalışmaları başlattı APPLE devreye girdi derken, PC’ler hayatımızda kalıcı bir hale geldi. Bilgisayarların ve internetin sunduğu iletişim ayrıcalıkları daha önce görülmemiş, tanıklık edilmemiş ve öngörülmesi de zor değişimlerin başlamasını tetikledi. PC’ler ile birlikte zaman içerisinde kullanıcı deneyimini arttırmaya yönelik çalışmalar sonucunda da dizüstü bilgisayarlar ve tabletler piyasaya sürüldü.
Cep Telefonu Telsizlerin Yerini aldı
Cep Telefonu
İletişim söz konusu olduğunda telefonun icadı iletişim geçmişinin önemli bir noktası olsa da cep telefonlarının icadının da havası sönük kalmadı. 1973 yılında icat edilen ilk cep telefonları bugünkülere benzemiyordu. Yaklaşık 1 kg ağırlığa sahip olan cep telefonlarının şarjları da 20 dakika gibi kısa bir süre dayanabiliyordu. Ancak cep telefonunun icadı ve fikrin mümkün olduğunun bariz bir şekilde ispatlanması bu alanda çalışmaların devamlılığının yapılmasını sağladı. Artık insanlar nerede olurlarsa olsunlar istedikleri ile etkileşime geçebiliyordu. Mekanlara bağımlılık azaldı ve internetin cep telefonlarında kullanılmaya başlamasıyla iletişimin sınırları hiç olmadığı kadar genişledi.
İnternet, Sen Bambaşkasın
İnternet devrinin başlangıcı dünyayı değiştirdi
1970’li yıllarda askeri araştırmalarda kullanılmak üzere ağ tasarımları gerçekleştirildi. Olası bir nükleer savaşta askeri haberleşmenin güvenli bir şekilde yapılması amacıyla başlatılan çalışmalar internetin temelini oluşturmuştu. Zaman içerisinde bilim adamlarının iletişim kurduğu bir yapı haline gelen bu ağlar sayesinde; ARPANET ağına İngiltere ve Norveç’te bulunan iki üniversitenin birbirine bağlanmıştır. Gelişmeler birbiri ardını takip ederken internetin ticarileştirilmesi sağlandı. Soğuk savaşın sona ermesiyle birlikte internet yatırımları arttı ve herkes bireysel olarak internete bağlanmaya başladı. İnternetin kullanılabilmesi ile iletişim tarihindeki en büyük gelişmeler yaşandı. Dünya hem global hem de yerel bir hale geldi. İnsanlar ve kültürler arasındaki etkileşim bireyselleşmeye başladı. Yayınlara ya da diğer tüm kitle iletişim araçlarına duyulan gereksinim azaldı; o kanallardan elde edilen bilgiler ise bireysel bazda sorgulandı. Dolayısıyla internetin icadı ile iletişim yepyeni bir boyut kazandı.
İnternetle Birlikte İletişim Yeni Bir Boyut Kazandı
İnternetin yaygınlaşması ve kolay erişilebilir hale gelmesiyle birlikte, özellikle akıllı cep telefonlarından sonra, internet kendi içerisinde yeni iletişim araçları yaratmaya başladı. Web siteleri, forumlar ve sosyal medya platformları bireylerin dünyaya bakış açısını değiştirdi. “Sosyal medya aracılığı ile en ünlü yıldızlara erişim sağlanabilir hale geldi, sıradan olarak nitelendirilebilen kişilerin bir anda “fenomen” olduklarına tanıklık edildi, bilgiye erişim kolaylaştı, insanların birbirlerine yaptıkları yorumlarda ne kadar acımasız olabileceği gerçeği idrak edildi ve toplumsal iletişim zarar görmeye başladı, insanlar birbirlerinin nerede olduğunu anında öğrenebildi, “stalk” kavramı hayatımıza girdi, eleştirmenin dayanılmaz hafifliğine çok çabuk kapılabileceğimiz i anladık, kendimizle yüzleştik, kendimizi tanıdık, sosyal bağlarımızı sanallaştırdık, iletişim kurmanın doğasına ihanet ettik.” demiyoruz! Sadece internetin nasıl kullanıldığı ile iletişim kalitesinin iyileştirilebileceğinin es geçilmeyecek kadar önemli bir gerçek olduğunun hatırlanması gerektiğini söyleyerek yazımızı sona erdiriyoruz.