Bir ekonomiyi bölümlere ayırmak, ekonominin daha derinlemesine analiz edilmesini sağlar. Ekonomideki sektörlerden ilk gruba birincil sektör denir ve tarım, madencilik ve ormancılık bu şirketleri içerir. İkincil sektör ise işleme, imalat ve inşaat şirketlerinden oluşmaktadır. Üçüncül sektör; perakendeciler, eğlence firmaları ve finansal kuruluşlar şeklinde hizmetler veren şirketlerden oluşmaktadır. Dördüncül sektör ise; Kuaterner sektör, eğitim işletmeleri gibi şirketleri içerir. Yatırımcılar, hisse senetleri ve diğer olan yatırımları teknoloji, sağlık, kamu hizmetleri ve telekomünikasyon gibi bölümlere koymak için kullanıyorlar. Her sektörün kendine özgü özellikleri ve bir yatırımcı çeken farklı bir risk profili vardır.
Sektör Analizi
Sektör analizi, ekonomik ve finansal ekonominin beklentilerinin bir değerlendirmesidir. Sektör analizi, bir yatırımcıya o alandaki şirketlerin ne kadar iyi olması gerektiği konusunda karar vermesine yardım etmektir. Sektör analizi, belirli bir sektörde uzman olan ya da yatırım yapmak için yukarıdan aşağıya doğru sektör rotasyonu yaklaşımını kullanan yatırımcılarca yapılır. Yukarı taraftan aşağıya doğru yaklaşımda, en olumlu sektörler ilk başta tanımlanır ve daha sonra yatırımcı, bunlardan hangisinin satın alınacağını saptamak için o sektörde bulunan stokları inceler.
Sektör Çeşitleri
Ekonominin belirli sektörlere ayrılması gerek teorik analizler gerekse uygulama yönünden oldukça önem içerir. Bir ekonomi farklı açılardan sektörlere ayrılabilir. Mesela; üretime nazaran tarım sektörü, sanayi ve hizmetler sektörü şeklinde ya da girişimcinin özelliğine göre özel sektör ve kamu sektörü ya da faaliyetlerin iç ve dış piyasada olasına göre yurt içindeki sektör ve dış ticaret sektörü şeklinde bölümlere ayrılması diyebiliriz. Kimi zaman sektörel kavram daha alt düzeyde yer alan ortaklaşa faaliyetleri ifade eder.
Çok çeşitli sektör alanları olsa da bunlardan başlıcaları şunlardır;
- Enerji sektörü
- İnşaat sektörü
- Sanayi sektörü
- Sağlık hizmeti sektörü
- Finansal sektör
- Bilgi Teknolojisi sektörü
- Telekomünikasyon Hizmetleri sektörü
- Araçlar
- Emlak
Hane halkı sektörü, ekonomide yer alan bütün aileleri kapsar. Hanede bulunan sektörünün üyelerine tüketici denir. İş alemi sektörü, ekonomide yer alan bütün firmalardan oluşur. Burada yer alan firma kavramı, hane halkı sektörünün sahibi olduğu kaynakları kullanarak üretim yapan ve bu ürettiği malları hanede bulunanların sektörüne, diğer firmalara, dışarıya veya hükümette bulunanlara satan birimleri kapsar. Hükümet sektörü, bir ekonomide yer alan bütün kamu kurum ve kuruluşlarını içerir. Piyasa kapitalizminin bulunduğu ekonomilerde hükümet sektörünün en temel amacı, bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin yanı sıra ekonomik hayattaki rekabeti korumak ve geliştirmektir. Hükümet sektörü sağlık-eğitim-adalet ve güvenlik gibi hizmetleri yerine getirirken mal ve kaynak satın almak amacıyla yaptığı harcamaya hükümet alımları denir. Hükümet sektörü yaptığı işleri prensibinin gereği olarak vergilerle finanse eder.
Sektörel Deneyim Nedir?
Ekonomik belirsizlik hala genişken, birçok kuruluş işe alma kararları söz konusu olduğunda risk almak konusunda isteksizdir. Sıkı bütçeler ve yetenek edinimi etrafında genel bir gerginlik ile şirketler, kimi işe aldıkları konusunda daha fazla dikkat gösteriyor.
Birçok pazarlama işinde, sadece kendi sanayi sektörlerinden işe almak isteyen şirketlerin artan bir eğilimi vardır. Genel olarak, pazarlama departmanları son dönemdeki gerilemede oldukça etkilendi ve şimdi, bazı istikrarlar yavaş yavaş kaymaya başladığında, pazarlama kaynaklarını hızla ama dikkatlice artırmak için baskı altında hissediyorlar.
Burada işverenlerin neden sektör deneyimine bu kadar değer verdiğini ve bunun birçok işe alım yöneticisi için neden olması gerektiğini tartışıyoruz. Ayrıca bu bağımlılığın ve sektör deneyimi ile meşgul olmanın bazen kaçırılmış fırsatlara yol açıp açmayacağını soruyoruz.
Sektör Deneyimi Neden Bu Kadar Arzu Edilir?
Sektörel deneyim birçok durumda, adaylar yeterli spesifik sektör deneyimine sahip olmadıkları gerekçesiyle reddedilir. İşe alım konusundaki genel endişe ile kuruluşlar, anında değer katabilecek ve pazarlama girişimlerinde yatırım getirisi sağlayabilecek yetenekli bireyler arıyor.
Hangi sektörde çalışırsanız çalışın, potansiyel işvereniniz müşteri ve müşteri gruplarını anladığınızdan emin olmak isteyecek ve bu nedenle sektör deneyimini bu ihtiyaçlarla uyumlu olduğunuzu gösteren iyi bir işaret olarak görecektir. Özellikle finansal hizmetler, telekomlar, profesyonel hizmetler, perakende sektörlerinde işverenler yeni işe alımlara zemin hazırlamaktadır. Tipik olarak, ilgili sektör deneyimi olan adayların rolde hız kazanması daha az zaman alacaktır.
Çoğunlukla, hepsi aynı iş için yarışan birçok yetenekli adayla, işverenler aradıkları sadece doğru beceri ve deneyim kombinasyonunu bulmak için zengin bir yetenekten seçim yapma lüksüne sahiptir. Bir pazarlama uzmanı belirli bir sektörde etkileyici sonuçlar verdiyse, işverenin bu başarıyı aynı ve benzer sanayi alanında tekrarlayabileceklerine dair güven olacaktır.
Sektörel Deneyim Farklı Bakış Açılarına Neden Olabilir
Sektörler arası işe alım, yeni bakış açıları ve yenilik getirerek pazarlama ekiplerinin bilgi, uzmanlık ve bakış açılarında büyümelerine yardımcı olabilir. İşe alım stratejilerinde riskten kaçınarak ve başarısızlığa dayanıklı adaylar kullanmaya çalışarak, kendi yaratıcı havuzlarını boğuyor ve becerilerin kapsamını kısıtlıyor olabilirler.
Buna ek olarak, adaylar yeni rollere geçememe ve deneyimlerini çeşitlendirme konusunda yetersiz kalıyorlar. Adaylar önceki deneyimleriyle kendilerini kısıtlanmış ve güvercin delikli hissetmeye başlayabilirler.
Sektörünüzün Dışına Bakmanın Faydaları
Özellikle pazarlama disiplininde, yeni fikirler ve yeni bakış açıları büyük önem taşımaktadır. Diğer sektör deneyimine sahip adaylar, çoğu zaman, ihtiyaç duyulan yaratıcılık artışını enjekte edebilir ve bir pazarlama stratejisi hakkında yeni bir düşünme yöntemi sunabilir. Ayrıca, yaklaşımlarında daha yumuşak ve esnek olabilirler. İşverenler genellikle bu adayları eğitebilir ve şekillendirebilirler, böylece zaten kendi yollarında belirlenen adaylardan ziyade işletmenin ihtiyaçlarına en iyi şekilde uyarlar.
Zor bir ekonomik iklimde, işletmelerin sadece bildiklerine sadık kalmak yerine, hayatta kalmak için yenilik yapmaları, büyümeleri ve adapte olmaları gerektiği söylenebilir. Yetenekli pazarlama profesyonellerinin becerilerinden gerçekten yararlanmak ve gerçek gelişimi teşvik etmek için işverenlerin daha açık fikirli olması gerekir mi? Şirketler, sektör deneyimine daha az göz kırpan bir yaklaşım benimseyerek, bir endüstri dışının gerçekte taze bir nefes olabileceğini bulabilir.